2024'teki o sıkı para politikaları, yüksek enflasyon, yüksek faiz, şimdi bu yıla daha yumuşak bir geçiş sektörü nasıl etkiliyor?
Ali Haydar Bozkurt
Şimdi tabii sektörü son birkaç yıldır çok derinden etkilen birçok olay yaşadık biliyorsunuz. Bunların başında pandemi dönemini bir unutmamak lazım biliyorsunuz. Orada bir araç bulunurluk sıkıntılarımız vardı. Arkasından araç bulunurluk sıkıntıları çözülmeye başladı. Ama işte kurlardaki hareketlilik, arkasından faizlilerin yükselmesi gibi bütün bunların hepsini son birkaç yıl içerisinde çok birbirini takip edecek şekilde yaşadık biliyorsunuz. Bugün geldiğimiz noktada tabii faizler bizim için çok önemli bir gösterge. Enflasyon bizim için çok önemli bir gösterge. Çünkü bir ekonomi için, hep söyledim, en büyük sıkıntı enflasyon konusudur. Hani kurlar şunlar bunlar onları bir şekilde bazı uygulamalarla daha nispeten kısa sürede yoluna koyabiliyorsunuz ama enflasyon çok yapışkan bir iş. Öyle kısa sürede o yüksek enflasyon seviyesinden normale dönmek maalesef çok önemli, meşakkatli bir süreci ciddi bir disiplinle takip etme gerektiriyor. Şu anda da onu aslında yapmaya çalışıyoruz. Tabii pandemiden çıkıştan kaynaklanan ciddi bir talep birikimi de vardı. 2023 ve 2024 yıllarında tarihinde olmayacak adetlerde bir pazarla kapattık. 1.2 milyonu geçtik her iki yılda da. Tabii bugün geldiğimizde 2025'in ilk iki ayında nispeten bir önceki yıla göre pazarda bir daralmayı da hissediyoruz.
Taşıt kredisi kullanılarak taşıt almak isteyenlerdeki o düşüş trendini nasıl görüyorsunuz bunları?
Ali Haydar Bozkurt
Eskiden otomobil satışlarının en az yüzde 70'ini mutlaka bir kredi kullanılarak yapılırdı. Kredi satışı oranımız yüzde 70'in altına inmezdi. Hatta biraz üstünde olurdu. Fakat son yıllarda işte faizlerin yüksek seyretmesi, bir de yanında biliyorsunuz kredi kullanımlarındaki kısıtlamalar var BDDK tarafından anons edilen. Hatta bu iki yıldır da güncellenmedi. Yani şu anda baktığınız zaman ortalama bir otomobil için kullanacağınız kredi toplam rakamın yüzde 30'unu geçemiyor. Öyle olunca da, bir de yüksek zaten faizler, maliyet yüksek. Şu anda bu rakam yüzde 10’ların altına düştü. Çok ciddi bir değişim var orada.
Güzem Yılmaz
Şimdi Toyota olarak da stratejiniz nedir? Nasıl bir döngü olacak hem Türkiye'de hem global tarafta?
Ali Haydar Bozkurt
Toyota hep şunu söylüyordu son beş yıldır, elektriği geçişle ilgili acele edilmemesi gerektiği. adım adım ve doğru bir politikanın izlenmesi gerektiğini hep savunuyordu. Çünkü birçok faktör var. Araçların, şu anda elektrikli araçların teknolojisindeki gelişmelerini de pazar koşullarına paralel olarak seyretmesi bekleniyordu. Bunun dışında ülkelerdeki altyapılar, hem şarj istasyonlarının kurulmasını kastediyoruz hem de biliyorsunuz evinizde aracı şarj edecekseniz şu anda buna şehir mimarileri çok hazır değildi. Bunların hepsinin bir arada düşünülmesi, üretimin, yansanayın bir arada düşünülmesi gibi bütün ekosistemin adım adım geçmesini savundu Toyota. Bu nedenle bu geçiş sürecinde de şarj edilebilen hibritler bunların o ara geçiş bölümünü dolduracağını ve zamana yaygın olarak elektriklerin de hazır oldukça bu pazardan bir pay alacağını hep konuşmuştuk. Ben kişisel olarak hep şey diyordum, 2030-2035'ten önce çok yüksek yayılma beklemiyorum diyordum. Ki yayılmadan kasıt şöyle anlaşılıyor, o yıl içerisinde satılan araçların yüzde kaçı diye soruluyor. O değil aslında. Piyasadaki araç parkının içerisindeki penetrasyonu konuşuyoruz.
Güzem Yılmaz
Toyota, Türkiye'de kendi satış hedeflerini, pazar payını tutturabilecek mi? Siz 2025'den Toyota Türkiye olarak ne bekliyorsunuz?
Ali Haydar Bozkurt
Biz geçtiğimiz yılda yine bir rekor satışla kapattık. 61 bin adedin üzerine çıktık ki aslında araç bulamamıştık istediğimiz kadar. Toyota'nın da genel sıkıntısı budur. Dünya genelinde 10 milyona yakın üretim yapar, dünya genelinde 11-12 milyon talep olur. Toyota da konu satmaktan çok talebi karşılamakla ilgili oluyor. Biz geçen sene 61 bin adet civarında bir araç alabildik, onu da sattık. Bu yılki hedefimiz de şu anda bizim aslında gerçek potansiyelimiz Türkiye pazarının yaklaşık %10'u kadar. Araç bulduğumuz aylarda bunu yapıyoruz. Mesela Ocak-Şubat aylarında biz de %10 hedefini tutturduk, geçtik hatta. İkinciliğe oturduk hatta toplam satışlarda. Bu ayda bir aksilik olması, yine aynı oranda bir pazar payı alıp ikinciliği koruyacağız gibi görünüyor. Hedefimiz bu yıl içerisinde yaklaşık 85 bin adet civarında bir satış yapmak. Bütün pazar koşulları ve az önce konuştuğumuz ekonomik koşullar bu gidişatı koruyabilirse.
Güzem Yılmaz
Ne gibi hibritler olacak Toyota kullanıcıları için?
Ali Haydar Bozkurt
Şimdi şöyle, hibrit zaten biz hibritte lideriz biliyorsunuz. Pazarda en çok hibrit satan markayız. Bugüne kadar sanıyorum 100-120 binin üzerinde hibrit satışımız olmuş. Şu anda hibrit satışlarında zaten pazar içerisinde en yüksek payı aldığımız gibi hibrit satışlarının toplamı da toplam pazardan, bütün markalar için konuşuyorum. Çok ciddi şekilde penetrasyonlarını arttırdılar, yüzde 40'ların üzerine çıktılar. Mesela dizeller artık yüzde 10'un altına gitti. Elektrikli araçlar bu aralar yüzde 10-12 bandında seyreliyor görünüyor. Ben geçtiğimiz 5 yıl özellikle dikkate aldığımızda hibrit müşterileri arasında Hep anketler yapıyoruz, yani nasıl, mutlu musunuz hibrit kullanmaktan? Aldığımız cevapların yüzde 80-85'i bir dahaki aracımız da kesinlikle hibrit olacak diye cevaplar alıyoruz. Çünkü hibrit kullanılan müşteriyi tekrar konvansiyonel bir şeye yönlendiremiyorsunuz.
İsteriz ki o vergiler, yani ÖTV olmasın mesela…
Ali Haydar Bozkurt
Bu söylediğim başka bir şey. Bugünden yarına kamunun bu gelirden vazgeçme şansını zayıf görüyoruz. Bunu vatandaş da görüyor, biz de görüyoruz. İsteriz ki o vergiler, yani ÖTV olmasın mesela. Sadece KDV'sini ödeyelim, otomobile kavuşalım. Avrupa'da olduğu gibi. Öyle bir şey olsa Türkiye pazarı en az 2,5-3 milyon adet olur zaten. O bizim hep hayalimiz bir gün oraya gitmek. Ama söylediğim şey mevcut düzenlemede verginin şeklini değiştirmek gerekiyor. Çünkü artık yeni gelen teknolojilerle biz hala bir motor hacminden konuşuyoruz. Artık yakında motor hacmi kalmayacak. Bu nedenle bir masaya yatırılması gerektiğini ve bunun da geciktirilmesine neden yapılması gerektiğini hep savunuyoruz.