A.Ç :  PSA Türkiye'de önce yöneticiler, sonra pazarlama müdürleri ve sonra da hepsinin iletişim departmanında değişiklikler oldu. Peugeot ve Opel Gn Müdürleri Türk yöneticilerden seçildi. Başlarında da Türkiye'yi bir neredeyse bir Türk kadar bilen, hatta Orhan Pamuk'un romanlarını Türkçe versiyonlarından okuyan bir Fransız var. Bu değişimi kısaca PSA Türkiye'yi nasıl değerlendiriyorsun?  
 
U.S : Aslında bir süredir Türkiye otomotiv sektöründe bir değişim yaşanıyordu. Hemen hemen bütün markaların yöneticilerinin değiştiğine şahit olduk. PSA Grubu’nun Opel’i satın almasının sonrasında PSA’nın Türkiye organizasyonu da doğal olarak değişti. Hatta PSA Grubu, Avrupa’daki ilk yapılanmayı Türkiye’de gerçekleştirdi. PSA, öncelikle Türkiye’deki yapılanmayı Türkiye’yi iyi tanıyan bir isime Olivier Cornuaille emanet etti. Bunu ilk sen yazmıştın. Uzun yıllar Türkiye’de farklı şirketlerde görev yapan Cornuaille, markalar arası sinerji yaratmak, maliyetleri azaltmak amacıyla tüm şirketleri aynı merkezde topladı. 
Ardından şirketlerin yönetimlerine el attı. Opel’in başına Volkswagen’den Çağrı Öztaş’ı transfer etti. Citroen’in Türkiye distribütörlüğünü Bayraktar Holding’ten devraldı.
Aslında yöneticiler, pazarlama müdürleri ve iletişim departmanları dışında, duymadığımız birçok değişiklik yaşandı. Yeni bir başlangıç için gerekli bir adım olduğunu düşünüyorum.
Ancak Olivier Cornuaille, yaptığımız bir sohbette kısa vadeli bakmadığını söylemişti. Cournaille, orta ve uzun vadede şirketlerin performansına odaklanıyor. O yüzden 2020 yılı itibariyle şirketlerin performansını (Cornuaille'nin de) değerlendirmek lazım. 
 
BASINDAKİ REKABETTEN KAZANÇLI ÇIKAN OKUYUCU
 
A.Ç : En son gittiğimiz Toyota C-HR lansmanın haberini günlük gazeteler bugün haber olarak verdiler. Ama biz OTOMOBİL GAZETESİ olarak 2 gün üst üste 1. sayfadan haber yaptık. Akşam 20'de yaptığımız röportajı ve basın açıklamasını 24.00'de yayınlamış olduk. Gazete çıkarttığımız için okur kalitesinin ve profilinin twitterdan da instagramdan da daha etkili ve ağırlıklı olduğunu düşünüyorum. Sen bu profil ve okur kalitesi konusunda ne diyorsun...  
 
U.S : Geleneksel medya ile dijital medyanın en temel farkı burada. Bizler günlük gazetelerde haberi yayınlamak için baskı saatini ya da sayfamızın gününü beklemek durumundayız. Ancak, dijital medya istediği anda haberi yayınlayabiliyor. Evet sen Otomobil Gazetesi’nde haberi en taze şekliyle ertesi gün verdin. Ben ise pazartesi gününü bekledim. 
Bu durumu avantaj ya da dezavantaj olarak görmemek lazım. Her ikisinin de dinamiklerinin farklı olduğunu düşünüyorum. Haberin daha önce dijitalde yayınlanmasının önüne geçmek mümkün değil. Böylece olunca günlük gazetelerdeki haberin dijitalden farklı olması gerek. Ben de sayfamda haberi detaylandırarak, farklı bir yönünü ortaya çıkararak yazmak zorundayım. Aslında bu rekabeti daha güzelleştiriyor. Bundan kazançlı çıkan ise okuyucu. Aynı haberi birden fazla görüş açısıyla okuyabiliyor. 
 
LANSMANLAR ARTTI EVİMİ ÖZLER HALE GELDİM
 
A.Ç: Son 1,5 aya girdik gidişatı nasıl görüyorsun? Otomotivin gidişatını biz gazeteciler 2 küçük ayrıntıdan anlayabiliyoruz aslında. Birincisi gelen bültenler ikincisi de lansman davetleri... Senin 1,5 aylık ajandan aslında sektörün geleceği hakkında bilgi veriyordur...
 
 
U.S : Hem basın bülteni sayısı hem de lansman sayısında bir artış olduğunu görüyorum. Bir yılda yapılacak işlerin tümü sanki son 1.5 aya sıkıştırılmış gibi… Ayrıca tek bir lansman yapılmadı. Şimdi ise birbiri ardına test sürüşü organizasyonu yapılıyor. Basın toplantıları düzenleniyor.Sanırım tüm otomotiv basını için geçerli. Benim kafamı kaldıracak zamanım yok. Yurt içi yurt dışı seyahatler nedeniyle evimi özlediğimi söyleyebilirim.Umarım bu canlılık 2020 yılında da artarak devam eder. Otomotiv sektörü üretici, distribütör, bayiler, medya herkesin yüzü tekrar gülmeye başlar. 
  
 
SUNA KIRAÇ OTOMOTİVDEKİ İLK KADIN YÖNETİCİYDİ
 
A.Ç :  Son olarak anımsatmak istedim. Türkiye'de kadın CEO yok demiştin önce bir düzeltme yaptın, sanırım ikincisini de yapacaksın...
 
 
U.S: Geçtiğimiz günlerde Renault’nun yeni CEO’su Clotilde Delbos’u konuşurken, Türkiye’den de söz etmiştik. Türkiye’de 5 yıl içinde kadın CEO’lar olacağını söylemiştim. Ancak yanıldım. Çünkü
henüz dünya otomotiv sektöründe kadının adı yokken bizde vardı. Hemen düzelttik. 2004-2007 yılları arasında Doğuş Otomotiv-Volkswagen Binek Otomobil Genel Müdürlüğü görevini Birgül Ak Karacahisarlı’nın hakkını teslim ettik. 
Daha sonra Müşerref İlpars’ı hatırladım. İlpars,uzun yıllar BMW, Mini, Land Rover markalarının distribütörlüğünü yürüten Borusan Otomotiv’in İcra Kurulu Başkanlığını yaptı. Borusan Otomotiv’in kuruluşundan itibaren çeşitli görevlerde bulunan İlpars, İcra Kurulu Başkanlığından 2008 Mayıs ayında emekli oldu
Ancak unuttuğumuz bir isim daha var. Henüz dünyada otomotiv sektöründe kadın yönetici yokken Tofaş’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Suna Kıraç yürütüyordu. Göreve geldiği tarih ise 1998. Henüz dünyada kadın yöneticilerin konuşulmadığı bir dönem.