"Tüm olumsuzluklara rağmen otomotiv sektörü kendine has yapısıyla hızlı bir toparlanma sürecine girdi. Hem ABD hem Avrupa ülkelerinde üretimde normale geçiş süreciyle birlikte sektörde olumlu yansımalar görülmeye başlandı. Otomotiv sektöründe maliyetlerin artması, rekabet ortamı, yeni regülasyonlar, uzun zamandır yaşanan karlılık problemleri ve bazı şirketlerin birleşme kararı alarak güç birliğine gitmesi dünya otomotiv sektörünün genel gündemini oluşturuyor. GSYH açısından değerlendirildiğinde, otomotiv sektörü AB'de yüzde 7, ABD'de yüzde 3, Çin'de yüzde 10, ülkemizde ise yüzde 4'lük paya sahip. Milyonlarca kişinin istihdam edildiği sektör küresel ekonomi için kritik önem taşıyor. Ülkemizdeki gelişmelere baktığımızda, özellikle son dönemde otomotiv sektörünün hareketlenmesi için atılan adımların olumlu sonuçlar yaratacağını söyleyebiliriz. Kamu bankalarının haziran ayı başında açıkladığı kredi paketleri otomotiv sektörüne destek oldu. Avantajlı paketler sayesinde satışlarda yükselme meydana geldi. Sektörde yıl sonunda 500 bin adet araç satışı yakalanabilir."
Kibar, otomotiv sektöründe planladıkları süreçlere ilişkin de "Türkiye, dünyanın daha önce tecrübe etmediği bu süreci fırsata çevirebilecek bir potansiyele sahip. Avrupalı otomotiv üreticileri, lojistik alanındaki sıkıntıları görerek daha çok Türkiye gibi yakın bölgelerdeki tedarik sanayisine yönelebilir. Çin'e alternatif bir tedarik sanayisi yaratmak için en elverişli ülkelerden biri olduğumuzu söyleyebiliriz. Salgın, bizlere Türkiye'nin tedarik zincirinde yer alabilecek önemli bir potansiyel ülke olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bu önemli detay da yakın gelecekte gündemimizde olacak." ifadelerini kullandı.