Otomotiv sektöründeki satışların artış veya azalaşın satış sonrası hizmetlere etkileri minimum 2 sene içerisinde kendini hissettiriyor. 2018 yılında satılan araçların etkilerini biz 2020 yılında kendi sektörümüzde görebiliyoruz. Kişi başına düşen araç ortalamasını da bu etapta düşündüğümüzde daha almamız gereken daha uzun bir yol var. Markaların ürünleri için tüketiciye sunduğu garanti sürelerinden sonraki dönem bizi daha çok ilgilendiriyor. Ama kazan kazan olması lazım hem araçların satışlarının çok artıyor olması lazım hem de pazarın bütünlüğünün çok iyi olması lazım. 2. el pazarının hareketlenmesi de bize fayda sağlıyor, bakım ve onarım işleri arttıkça bizim sektörümüze etkisi olumlu oluyor. Pazar büyürse bize de yarar, biz ondan yanayız.
“TÜRKİYE’DE SATIN ALDIĞINIZ ARAÇ PARASINA ALMANYA’DA 10 ARAÇ!”
Otomotivle alakalı yapılacak çok şey var ama bunlar kamu nezdinde yapılması gereken şeyler aslında. Bunların başında vergiler geliyor, ağırlıklı olarak! Halkın satın alma gücü bu noktada devreye giriyor. Son günlerde açıklanan kredi destek paketleri çok iyi ama genellikle yapılan kısa bir hesabı söyleyeyim size… “Bugün bir Türk’ün bir arabaya ödediği parayla Almanya’da 2 araç alabiliyorsunuz! Alman’ın Türk’e göre satın alma gücü hemen hemen 1’e 5 civarında, hesaba bunu da kattığınızda 10 araç alabiliyorsunuz! Yani baktığınızda bir Alman 10 araç alabiliyorken biz 1 araç anca alabiliyoruz.” Bu çarpan etkisine baktığınız zaman Türkiye’de 20 milyonluk bir aracı 40 milyonluk bir araç gibi bile düşünebilirsiniz…