Bir süredir hem günlük dijital OTOMOBİL GAZETESİ’nde, hem de otomotiv editörü olduğum Yeni Birlik Gazetesi’nde ODD Yönetim Kurulu Başkanı ve Doğuş Otomotiv CEO’su Ali Bilaloğlu’nun ODD Basın Buluşmaları’nı konu aldım.  Bu toplantıda sınırlı sayıdaki gazetecilerle ağırlıklı olarak CEO’su olduğu Volkswagen hakkında açıklamalar yaptığını ve daha sonra da gazetecilere “Aman bunları aynı gün yazmayın ODD üyeleri bana bozuluyor” dediğini açıkladım. Ve Bilaloğlu’ndan sorularıma yanıt bekledim. Bu satırları yazana kadar hiçbir yanıt gelmedi.  Bu “sessizlik” işlediği “etik suçun” kabulü anlamına geliyor. Bu süreçte görüştüğüm ODD Yönetim Kurulu üyeleri ve ODD’nin diğer üyeleri de Ali Bilaloğlu’nun başına buyruk bu davranışlarından rahatsızlar. Ama birçok üye “Aynı camiada yüz yüze bakıyoruz kimseyle kötü olmayalım” düşüncesinde olduğu için sorunu zamana bırakmış durumda… Ali Bilaloğlu’nın bu skandal durum karşısında istifasını bekleyenlerin de sayısı az değil. Bence bu sessizliğin ardında böyle bir konu gündeme gelebilir. Benim Ali Bilaloğlu ile şu ana kadar hiçbir olumsuz temasım olmadı. Ama gazeteci olarak da yaptıklarını yazmam, medenice eleştirmek hakkım diye düşünüyorum.
Tıpkı, Ali Bilaloğlu’nun Doğuş Otomotiv’de birlikte çalıştığı Doğuş Otomotiv Kurumsal İletişim Sorumlusu Ebru Kantoğlu hakkında yazdıklarım gibi. Yazmak durumunda kaldıklarım için inanın üzüldüm. Ama beni daha çok üzen, yazımdan sonra beni arayıp soranların, mesaj atanların, kutlayanların Kantoğlu hakkındaki düşünceleriydi…  Benim sadece “iletişimsizliği” açısından eleştirdiğim Kantoğlu, ne yazık ki çevresi tarafından pek de sevilmiyormuş… Sözde “arkadaşları ve dostları” onun hakkında “şunu da yazabilirdin” diye beni arayıp ilginç konular anlattılar. Attığı o anlamsız twiti hala koruduğuna göre, benim devam etmemi istiyor sanırım… Şimdilik konuyu uzatmak istemiyorum, yazacağımı yazdım diye düşünüyorum..