Otomotiv sektöründe işler ne zaman kötüye gitse, “kim ne yapıyor, nasıl tepki veriyor” diye dikkat ederim. Röportaj veriyor, açıklama yapıyor, tepki gösteriyor mu? Reklam, tanıtım yapan markalar neler, telefona çıkmaktan bile kaçan yöneticiler kimler, kimler krizi fırsata çevirir? Enseyi karartıp “bittik mahvolduk” diyenler de vardır “ölmedik ayaktayız” diyenler de… Örneklemek gerekirse; Toyota Türkiye Ceo’su Ali Haydar Bozkurt mesela her zaman pozitif yaklaşım içinde olan yöneticilerin başında gelir benim için. Otomotiv sektörüne değil hayata da öyle bakar çünkü… Olumlu yaklaşan yöneticilerden Peugeot Türkiye Genel Müdürü İbrahim Anaç’ı, Mazda Genel Müdürü Nurkan Yurdakul’u, Honda Türkiye Gn Md Yardımcısı Bülent Kılıçer’ ve Satış Müdürü Serdar Akman’ı, Renault Mais Genel Müdürü Berk Çağdaş’ı bir çırpıda aklıma geldiği için sayabilirim. Doğuş Otomotiv ve ODD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu ise diğer Doğuş Otomotiv yöneticileri gibi kriz anlarında kaybolan yöneticilerdendir. Bırakın çalıştıklarını, yaşadıklarından bile şüphe duyarsınız bir süre sonra. Bu aşamada her yöneticinin kendine özgü bir yoğurt yiyiş şekli olduğundan eleştirmem doğru olmaz. Ben sadece gözlemlerimi aktarıyorum. Bu konularda kalem oynatan bir gazeteci olarak da gözlemlerimi aktarmaktan çekinmiyorum. Bugün sayfada Ali Bilaloğlu’nun ODD Başkanı olarak yaptığı açıklamaları okuyacaksınız. Bu konularda ilk defa ağzını açtığı için dikkatimi çekti. Otomotiv sektörünün paydaşları ODD Başkanı’nın sektörün geldiği noktada daha çok tepki vermesi, daha çok açıklama yapması ve daha çok Ankara’da temaslarda bulunmasını istiyor. “Böyle başkanlık yapacaksa hiç yapmasa istifa etse daha iyi” diyenler de var. O kadar uzun boylu mu bilemem ama benim kulağıma gelen Bilaloğlu’nun da kulağına gelmiştir diye düşünüyorum. Neyse, gelinen noktada otomotiv sektörünün önemli paydaşları, (hariçten gazel atıp da; sektör dışındayken, kendini sektörün içindeymiş gibi gösterip prim yapmak isteyenleri dışlıyorum) gelinen bu noktada yöneticilerin ve özellikle de başkanlarının kendilerini yalnız bıraktığını iddia ediyor. Ensenin kararmasında biraz da bu sorumluları işaret ediyorlar.
Bütün bu yazdıklarımın ışığında biri daha var. Şartlar ne olursa olsun enseyi karartmadığı gibi sektörün moralini yükseltmek için elinden gelenin fazlasını yapan. Sayfada haberini okuyacaksınız. İntercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak… Krizin tavan yaptığı her dönemde İstanbul Park’ta taşın altına elini koyarak gerçekleştirdiği her etkinlik bu söylediklerimin birer kanıtı. Krizi “bahane edip” köşesine çekilmektense “krizi neden gösterip” insanları birleştiren, moral veren çeşitli etkinliklere imza atıyor. Bu işlerden para kazandığını da hiç sanmıyorum. Hatta cebinden harcadığını da tahmin ediyorum. İşte; iş hayatında krizler nedeniyle 2-3 kere batıp çıkan Ak, bence her ekonomik krizde bu özgür davranışıyla geçmişten adeta intikam alıyor. Bence otomotiv sektörüne; bu krizler sürecinde devletten teşvik ve vergi indirimi bekleyen yöneticilerin yerine, Vural Ak gibi düşünen yöneticiler lazım. Ak’ı ve enseyi karartmayan her yöneticiyi yürekten kutluyorum.
Susanlar ve enseyi karartmayanlar!
Yeni Birlik Gazetesi otomotiv editörü Ahmet Çelik'in bu haftaki köşe yazısı...
23 Eylül 2019, Pazartesi - 07:14