Sadece elektrikliye yatırım yaptık
Biz 2018’den bu yana, elektrikli dışında hiçbir yeni yatırım yapmadık, bir kuruş harcamadık. Bütün gücümüzle kendimizi oraya verdik. Diğer markaların konfor alanları var. Yani onların dizel satışları vs bunlardan beslenen, arkasında bir sürü organizasyonu var, bayi teşkilatı var, satış takımları var, satıcıları var. Bizim öyle bir derdimiz yok, bizim dizel geçmişimiz çok yok ya da bir CNG ürün gamımız yok. Biz zaten elektrikli ile doğduğumuz için oraya daha fazla konsantre olup ordaki yenilikleri çok daha güncel olarak takip edebiliyoruz. Zaten hiçbir marka birer yıl arayla elektriklilerini 3 yılda full ürün gamı yapmadı, biz yapabildik. Bu çok ciddi bir şey aslında, kolay gibi geliyor ama.
Bir Çinli tarafımız da var
Hızlı hareket ediyoruz. Bir de tabi biz bu işi biraz daha akıllıca yapıyoruz diyebilirim. Çünkü biz teknolojinin sahibi değiliz, bunun farkındayız. Elektrikli bataryayı keşfetmeye uğraşmıyoruz ya da elektrikli motor ile uğraşmıyoruz. Ama dünyanın neresinde batarya ile ilgili ne iş var çok iyi takip ediyoruz. Yani batarya işinde iki sene sonra kim nereye gidebiliri şu anda benim takımım biliyor. Gelecek teknolojilerine çok iyi takip edip ürünümüze entegre edebiliyoruz. Bir de otobüs otomobilden daha farklı. Otomobilciler biraz daha dikey entegrasyoncu, kendileri yapıyorlar, onların kendi yaptıklarıyla ön plana çıkabiliyorlar. Bizde öyle bir durum yok. Çinliler’in bazıları bunu yapıyor ama onlar da, BYD mesala, dikey entegrasyon olduğu için kendi pilini kendi tasarlıyor. O bir avantaj sağlıyor onlar için. Ama bizim için öyle değil. Biz pazarda ne olup ne biteceğini bilerek hakikaten önden hareket ediyoruz. Bir de batarya öyle bir şey ki, yanlış bir seçim yaptığınız zaman iki sene kaybediyorsunuz. Bakın etrafınıza, ben rakiplerimizde de görüyorum, “bataryayı öyle seçseydik daha iyi olurdu” diyip şimdi o noktaya dönmeye çalışıyor ama o arada tekrar ürüne entegre edecek, homologe edecek vs iki sene geçiyor. Ondan sonra ihaleye girecek, ihale kazanacak.
Türkiye’nin şansı var…
Çinliler’e karşı da var. Neden ama şundan dolayı Avrupalı markaların bence şansı azalacak, azalıyor da. Onun yerini dolduracak bir biz varız bir de Çinliler var. Çinliler’in coğrafik sıkıntısı var, bizim o anlamda avantajımız var. Çinliler’in tabi teknoloji sahiplikleri var dolayısıyla onların bir avantajı var ama teknoloji sahipliği derken biz de ona ulaşabiliyoruz. Onun aldığı bataryayı ben de kullanıyorum, yapabiliyorum. Dolayısıyla o kadar büyük fark yaratamıyorlar. Tabi çok agresif olmak istediği zaman ölçek avantajları fazla. Devlet desteği de fazla biz de öyle bir durum yok.
Pazar her sene yüzde 30 büyüyor
Bizim pazar büyümesi, pazarın elektrikli büyümesi yüzde otuz falan her sene. Elektrikli penetrasyon artıyor. Bir de toplu ulaşım, otobüs pazarı da artıyor toplamda. Az ama artıyor da artıyor. Dolayısıyla elektriklilerin içerideki pazarı çok güzel bir pazar. Yani regülasyonlar var. 2035 sonuna kadar diyor ki Avrupa, şehir içi toplu ulaşımda tüm yeni alımlar emisyonsuz olacak, hâlâ o şeyi değiştirmediler. Bütün satılan araçlar emisyonsuz olacak diyor.
Biz, Avrupa pazarıyla besleniyoruz.
Yani biz sonuçta ihracatla besleniyoruz. Başka yok. Bizim başka şeyimiz yok ki. Türkiye pazarına sattığımız araçlar, o da elektrikli. Bu sene mesela üç tane ihale oldu. Üçünü de biz kazandık. Bir tanesi Mersin, bir tanesi Antep, bir tanesi de Maraş. Üçü de ama Avrupa fonuyla geldi buraya. İyi bir yardım fonu ile geldiler. Türkiye'de de elektrikli satılmaya başlandı. Biz küçük, küçük satıyoruz. Mesela Bursa'ya veriyoruz teklif. Bursa'da dolaşıyor bizim araçlarımız. Bu arada geçen sene soldan direksiyonlu elektrikli pazarı Avrupa’da 6 bin civarındaydı. Bu sene 7 bin ile kapanmasını öngörüyoruz. Toplamda 13 bin falan satılıyor sağdan direksiyonlu hariç yıllık şehiriçi otobüs pazarı...O 13 bin adet peyderpey oraya gidecek. Şimdi penetrasyon yüzde 55 civarında her sene daha da artacak. Hiç bu pazar artmasa bile yıldan yıla büyüyecek elektrikli penetrasyonu ile beraber pazar 13 bine geliyor. Ki bu çok uzak değil 4-5 senede oraya gidecek. Böyle baktığın zaman zaten her sene bu yüzde 30 büyüyecek diyorsun. Hesap çok zor değil aslında. Fakat buralarda şöyle şeyler var yani. Ürünler arasında işte nerelerde ne olacak çünkü operatörlerde.... Biz niye otonoma gidiyoruz aslında otonom şu anda bir business değil değil mi? Tek tek proje yapıyoruz.
Otonom geliyor
Çünkü operatörlerin şöyle bir derdi var. Şu anda bile şöför bulamıyorlar. Bir şöför bulamıyorlar otobüs için, iki şöför pahalı. Mecbur yapmak zorunda. Yani dünyanın her yerinde böyle. Kamu hizmeti olarak yapıyor ve bilet parasını da belli standartlarda tutmak zorunda. Dolayısıyla orada kar etmesi için bütün maliyeti düşürmek zorunda. Nereden düşürecek başka çaresi yok ki. İki tane önemli etken var bence. Bir demiryolu taşımacılığı çok yaygın Avrupa’da değil mi? Yolda demir tekerlekli tramvaylar da çok pahalı. Bunun işletmesi çok pahalı. Ve bunlar gece gündüz çalıştırmak zorunda olduğu için gece 3 kişiyi bile taşırken adam onu kullanmak zorunda. Çok büyük bir yük bu. Bundan kurtulmak istiyorlar. Bundan kurtulmanın yolu bir onun yükü var bir de şöför maliyeti. İkisinden kurtulmanın tek yolu otonom. Çünkü otonomu on demand servis olarak düşün. İhtiyacı olduğunda belli hub’lar olacak. İşte o hub’lardan çağıracak binecek. 3 kişi taşıyacaksa bir tane küçük araba gidecek. Zaten araçlar çok büyümeyecek, küçük araçlar olacak. İşte çok büyük operatörler buna çalışıyorlar.
Biz Avrupa pazarıyla besleniyoruz!..
Busworld 2025’e adeta çıkarma yapan Karsan CEO’su Okan Baş fuarda bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. İşte bu söyleşinin öne çıkan bölümleri...

06 Ekim 2025, Pazartesi - 00:16