Şirketlerin karlılığı insan canından önemli değil!
  
Her pazartesi olduğu gibi, bu pazartesi de gazeteci Ufuk Sandık otomotivle ilgili sorularımızı yanıtladı. Otomotiv sektörü, medyası haftanın öne çıkan konularıyla işte Ufuk Sandık’la yaptığımız söyleşi.
 
Tek taraflı iletişim sağlıklı değil
 
A.Ç : “Önce geçen haftadan bir konu ile başlayalım. ODD belki de tarihinde ilk kez otomobil gazetecileriyle bu hafta bir araya gelmek istedi. Toplantının adını da “ufuk turu” koymuşlardı. Sen toplantının yapılacağı gün otomobil gazetecilerinin başka bir markanın toplantısında olacağını söyledin ve “merak ediyorum kimle sohbet edecekler” dedin. ODD de daha sonra toplantıyı tarihi belli olmayan ileri bir güne erteledi. Daha da önemlisi sen tecrübeli bir otomobil gazetecisi olarak “ODD’nin medya iletişimi zayıf” dedin. COTY üyesi olarak ODD’nin otomOtiv basını ile olan iletişiminde eksik olarak neleri görüyorsun?
 
U.S: “Aslında örnek olarak ODD’yi gösterdim. Ama sadece ODD değil otomotiv sektörünün diğer çatı örgütlerini de kastetmiştim. Bana göre medya iletişimde başarılı değiller. Çünkü tek taraflı bir iletişim yapıyorlar. Medyayı başları sıkıştıklarında kullanma alışkanlığından vazgeçmeleri lazım. Düzenli ve güvenilir bir iletişim kurmalılar. Medyanın işini yapabilmesini sağlayacak bir ortam yaratılmalı. Bunu gerçekleştirebilmek için ilk olarak medyayı doğru bilgilendirmeyle başlanmalı.”
 
 
 Avrupalının canı değerli, bizimki değersiz mi?
 
A.Ç :”Hafta sonu emisyon seviyeleri ile ilgili düzenleme resmi gazetede yayınlandı. 1 Ekim’e kadar süre tanındı. Sektör 1 yıl erteleme bekliyordu. OSD başkanı Haydar Yenigün OSD olarak 1,5 yıl daha ertelenmesini istediklerini “ertelenmezse çökeriz” demişti. Sence bu durumda çökerler mi? Konu ile ilgili olarak görüşünü öğrenebilir miyim?
 
U.S: “OSD Başkanı Haydar Yenigün’ün çökeriz demişse bir bildiği vardır elbette. Bunun doğru olup olmadığını iki yıl içinde görürüz. Ama ben otomotiv sektörünün çökeceğine inanmıyorum. Bu saatten sonra yapılan milyonlarca dolarlık yatırım feda edilmez. Öncelikle şirketler buna izin vermez.
Ancak sayın Başkan ‘çökeriz’ derken şirketlerin karlılıkların azalması, maliyetlerin artmasını kastediyorsa o bir şekilde halledilir. Ama bozulan halk sağlığı ve kirlenen çevrenin geri dönüşü zor. Otomotiv sektörünün Türkiye için önemli bir sektör olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini düşünsem de halk sağlığının ve çevrenin her şeyden önemli olduğuna inanıyorum.
Üretici firmaların emisyon kurallarını 1 yıl erteleme isteğinin kabul edilmemesi halk sağlığı ve çevre açısından bugüne kadar alınmış en önemli kararlardan biri. Birkaç firmanın Türkiye’den daha fazla kar etmesinden önemli. Avrupalının canı değerli, bizimki değersiz mi?
 
Türk yöneticilerin kriz tecrübesi var
 
A.Ç: “Eylül ayına geldik, son dört ay kaldı sektörün önünde. Sektör, bayileri , tüketicileri ve yöneticileriyle başbaşa kaldı. Şimdi kendi yarattıkları fırsat ve kampanyalarla satış yapacak. Geçen hafta bu konuya kısaca değinmiştik. Artık herkes kendi göbeğini kesecek. Sen Türkiye’deki marka yöneticilerinin profillerine bakarsan böyle bir yaratıcılık ve pazarlama başarısı görüyor musun? Sektördeki üst düzey yöneticilerini genel olarak nasıl değerlendiriyorsun? Sanırım Avrupa’daki yöneticileri de gözlemlemişsindir…
 
U.S : “Türk yöneticilerin krizi yönetme deneyimlerinin Avrupa’dakilerden daha fazla olduğunu biliyorum. Avrupa’da stabil bir pazarda şirket yönetmek kolay. Ama Türkiye gibi pazarda iniş ve çıkışların yaşandığı, hükümetin sık sık yeni vergiler getirdiği, kuralları değiştirdiği bir ülkede yöneticilik zor. 
Yöneticilerin içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemi başarıyla atlatacağına inanıyorum. Ancak şirketlerin ana merkezlerin ve patronların baskısı Türkiye’deki yöneticileri bunaltıyor. Bu nedenle günü kurtarmaya çalışmaya çalışıyorlar. Masrafları kısmak, istihdamı azaltmak, bütçeleri doğramak en çok başvurulanlar. Vizyonu bir kenara koyup alınan günlük kararlar ise şirketi geleceğe taşımıyor.
Sonuç olarak Türkiye’deki bir çok yönetici kendi göbeğini kesebilecek donanımlara sahip.”
 
 
En çok satan markayı bayiler getirdi
 
 
A.Ç :”FIAT geçen hafta internet üzerindeki bir alışveriş sitesinden 4 taksitle Egea satmaya başladı. Bayiler bu işe çok bozuldu. Bize milyon dolarlık plaza yaptırıyorlar sonra internetten 4 taksitle araç satıyorlar bu adil mi diyorlar. Sen ne diyorsun…
 
 
U.S: “Ahmet sen sorunca öğrenmiş oldum. Tanıtım için tek seferlik bir satış mı, ayrıntılara bakmak lazım. Ama söylediğin gibiyse ilginç. Pazardaki daralmadan en çok etkilenen bayileri desteklemek ve el üzerinde tutmak varken, heveslerini kırmak ne kadar doğru bilmiyorum. 
Dediğin gibi bir taraftan milyon dolarlık plaza yatırımı yaptıracaksın sonrasında internetten satışı yöntemiyle, bayileri boşa çıkaracaksın. Fiat en çok satan marka unvanını bayilerle elde ettiğini unuttu sanırım.
 
Basının gündemini bültenler belirliyor
  
A.Ç : “Son soru da pek yanıtlamaktan keyif almadığını tahmin ettiğim medyadan olsun. Otomotiv markalarına  bakan PR şirketleri özellikle günlük gazetelerin pazartesi sayfalarını bültenleriyle domine ediyorlar.  İrili ufaklı gazetelere bakıyoruz her pazartesi o bültenlerle dolu sayfalar çıkıyor. Hiç özel ve eleştirel objektif bir haber, araştırma vb haber  çıkmıyor. Sence bu kangaren olmaya müsait bir ilişki yumağına doğru gitmiyor mu? PR şirketleri bülten yolluyor, gazeteler satırına dokunmadan o bültenleri yayınlıyor. Sonra reklam, ilan, test aracı ve lansman davet isteği  vb gibi talepleri PR şirketleri dizayn ediyor. Haberlerini kayıtsız şartsız yayınlayanlarla; yayınlamayanlar arasında bir tercih yapılıyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsun?”
 
U.S: “Ne zamandır üzerine düşündüğüm bir konuyu sormuşsun. Son yıllarda medyada yaşanan kan kaybı otomotiv basınında da görülüyor. Habercilik bitti, bitiyor. Haberciye, habere gerekli önem verilmiyor. Bugün artık basın bülteni haberciliği revaçta. Şirketlerin kurumsal iletişim bölümlerinden ve PR şirketlerinden gelen basın bültenleri, otomotiv basının ana haber kaynağı haline geldi. Birçok günlük gazetenin pazartesi günü yayımlanan otomotiv sayfalarının manşetleri aynı olmaya başladı. Haftada sadece bir gün yapılan sayfalar, basın bültenlerinden geçilmez oldu. Otomotiv basınının gündemini bültenler belirler hale geldi. 
Bu durumun yaratacağı sorunlara daha önce değinmiştim. Okur otomotiv firmaları tarafından manipüle edilen tek taraflı haberleri okumak zorunda kalınca, bir süre sonra vazgeçer. Kimse pazartesi sayfaları açıp bakmaz.
Eğer bu böyle devam ederse basın bülteni gazetecileri de işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Kurunun yanında yaş da yanar. Gazetelerin uzmanlık gerektiren otomotiv editörüne ihtiyaçları kalmaz. Basın bülteninden otomotiv sayfasını yapacak biri hemen bulunur. 
Benden söylemesi…