Otomotiv pazarımız bir süredir sancılı bir süreç içinde. Pazar 1 milyondan 350-400 bine gerilerken en büyük hasar bayilerde oluşuyor. Kepenk kapatanlar, işçi çıkartmak zorunda kalanlar ve haksız rekabet çarkı içinde ezilenler. Bu hafta farkı düşüncelere sahip olsalar da bayilerin genel ortak sorunlarına değineceğiz.
 
  “Sanayimizin iç pazarı kuvvetli olmalıdır. Aksi bir durumda uzun vadede kalıcı başarılar elde edemeyiz. Bu gerçekten hareketle; pazarın kuvvetlendirilmesi, üretimde ana ve yan sanayimizin daha ileri götürülmesi için her türlü tedbirin ve düzenlemenin yapılması gerektiğine yürekten inanıyoruz. Yatırımlarımızın ve istihdamımızın 1.5 milyon adetlik iç pazara göre gerçekleştiği göz önünde bulundurulursa, bu adetlere henüz ulaşamamamız, mesleğimizi çekici olmaktan uzaklaştırıyor. Bunun en önemli göstergesi de son on yılda toplam yetkili satıcı adedinde yaşanan yüzde 20’lik kayıptır. Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde15 ila 27 aralığında değişen vergi oranları ülkemizde yüzde 77’den başlayıp 204’e kadar ulaşmaktadır. Sürekli değişen vergi oranları sebebiyle iç pazarımız son 4 yıldır 1 milyon seviyesini aşamamaktadır.” Bu sözler geçen yıl bu zamanlar konuşma yapan Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Başkanı Murat Şahsuvaroğlu’na ait. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki bayilerden aldığım telefonlar bu geçen yıl tarif edilen bu tablonun daha da vahim boyutlara ulaştığı yönündeydi. Bayilerden bir kısmı geçen yıl bu söylemde bulunan başkanları Murat Şahsuvaroğlu’nun son dönemde nedense daha yumuşak ve ılımlı bir söylem içinde olduğunu söylüyorlar. Ne derece doğru tam bilemem sektörün o dinamiğinin uzağındayım. Ancak canları yanan bayilerin bazıları bu serzenişte bulunuyorsa ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye düşünüyorum.


Bayiler hangi konularda kan ağlıyor? 
Kısa notlarla ileteyim; son 7-8 ayda yüzde 15 bayinin kepenk kapatma durumuna geldiğini iddia ediyorlar. Diğer bayilerin de ortalama 20 kişilik çalışanlarıyla yollarını ayırmak zorunda kaldıklarını özellikle belirtiyorlar. Bayiler, yer-mekan masrafları hariç 6-7 milyon TL’lik sermaye ile yaptıkları bu yatırımın ardından  2-3 milyon TL de kurumsal kimliğe uymak için masraf yaptıklarını söylüyorlar. Eskiden kar marjlarının iyi olduğunu söyleyen bayilerin bir bölümü bu dönemde mal varlıklarını satıp işlerine devam edebildiklerini iddia ediyorlar. Bir bayi “Şu zamanda bayi açmak kadar kapatmak da zor. Çünkü kapatmak için de sermaye gerekiyor. Banka boçları, tazminatlar… Bu nedenle bir çok bayi kapatamıyor bile“ diyor. Bir başka bayi de distribütör baskısından dem vuruyor ve şunları anlatıyor: “Başımızda bir DBS denen Doğrudan Borçlanma Sistemi derdi var. Eskiden çek veya teminat mektubu ile hallettiğimiz işi şimdi bu sistem ile hallediyoruz. Bu sistemde yüzde 2-3 oranında banka faizi ödüyoruz. Böylece kar marjımız da eriyor. Distribütör marka bu anlamda bayiden yana bir tavır sergilemiyor. Biz adalet istiyoruz. Bazı markaların genel müdürleri bazı bayilere “filo alımları”nı öne sürerek özel imkanlar sağlıyorlar. Bu da haksız rekabeti oluşturuyor. Sonra hedefler konusu var. Hedefler yüksel tutuluyor ve bu hedeflere ulaşamayınca kazanç kayıplarımız da oluyor” diyor.
 
En çok mağdur olduklarını söyleyen bayiler hangi markalardan?
Bu yaptığım görüşmeler içinde Opel, Peugeot, Citroen, Nissan bayileri serzenişlerde ilk sırada diyebilirim. FIAT ve Hyundai bayileri şu anda sunulan imkanlardan ve markanın yaklaşımından mutlu. Özellikle de FIAT bayileri hallerinden fazlasıyla memnun. Bu durum satış başarısından da ortada… (Bu konuda küçük bir parantez açarak, FIAT  hakkında şunu yazmak boynumun borcu. Bayilerini bu süreçte hoş tutmayı başaran ve bunun mükafatını da satış başarısı ile alan FIAT, ne yazık ki bu süreçte basılı ve dijital otomotiv dergilerini  6 ayı aşan bir süredir yalnız bıraktı. Hiçbir şekilde ilan, özel haber çalışması yapmadı. FIAT yöneticilerinin bu tavrı, her etkinliğinde yanlarında görmek istedikleri, her haberinin çıkmasını istekleri basılı ve dijital medyadaki arkadaşları çok üzdü. Bunu da bilmelerini isterim)

Filo indirimiyle alınan araçlarda sorun var!
Bayilerin bir bölümü distribütör markaların “filo satışı” adı altında bazı bayilere özel indirimler ve imkanlar sağladıklarını söylüyorlar. Ne yazık ki; kapitalizmin içinde bu şartlar var. Ancak “filo satışı” adı altında alınan araçların ya 10 bin km ya da 6 ay içinde elden çıkartılmaması şartı da var. Ama bu şarta uymayan bir çok bayinin de olduğu iddia ediliyor. Bayiler bu durumu ortaya çıkardıklarında da marka tarafı “tamam ceza vereceğiz” diyerek sorunu çözmeye/geçiştirmeye çalışsalar da kesilen cezaların sembolik olması diğer bayilerin inancını ve güvenini sarsıyor. Filo indirimi ile alınan araçların daha ucuza piyasaya çıkması doğal olarak haksız rekabeti ve kazanç kaybını ortaya çıkartıyor. Bayiler bu durum için “büyük balık küçük balığı yiyor” deseler de bazı bayiler bu rekabetin ve kuralların ticaretin hemen hemen tüm katmanlarında gerçekleştiğini belirtiyorlar.

Bayiler neden kan kaybediyor?  
2019 yılının ortasına girdiğimiz şu günlerde bayi sayısı yüzde 20-30 arası daraldı iddiaları var. Bu konuda resmi açıklamaya OYDER yapacaktır diye umuyorum. Kapanan bayilerin dışında çalışan sayısında büyük azalmalar söz konusu. Orta ölçekli bir bayide ortalama 60-80 arası bir çalışan bulunuyor. Şimdilerde bayilerin açıklamalarına göre ortalama 20’şer çalışan işten çıkartılmış durumda. Hedeflerin yüksek tutulması ve hedeflerin tutmaması durumunda prim alamayan bayiler doğal olarak sıkıntıya uğradıklarını iddia ediyorlar. Bir de “müşteri memnuniyeti konusu var. Hemen hemen herkes şikayetçi. “Bir müşteri kötü puan verse prim alamıyoruz” diyorlar. Memnuniyet puanına göre yüzde 3.5’a kadar çıkan primin de son dönemde kesildiğinden şikayet ediyorlar. En acı konuşan bir bayi de “distribütörün kendisi kar ederken bayiler batıyor. Yedek parça karlılığından onların bir zararı olmuyor” serzenişinde bulunuyor.

Bazı bayiler birleşmeli!
Yukarıdaki yakınmaların yanı sıra, bu konulardaki yaklaşımlarını çok beğendiğim bir bayi de bir çok konuda meslektaşlarına hak vermekle birlikte farklı söylemlerde bulundu. İşte onlardan bazıları:
“Günümüz şartları hepimiz için çok zor. Bugün artık  globalde Renault, FIAT’a birleşme teklifinde bulunuyor. Bence bazı bayilerin de birleşmesi söz konusu olabilir, olmalıdır da. Daha güçlü bayiliklere ihtiyaç var. Bakın artık tek bayi ile geçinmek devri çok geride kaldı. Her krizin kendi içinde bir fırsatı var. Şimdi şu şartlarda bazı bayi arkadaşlarımız “duralım bekleyelim” diyorlar. Bazı bayi arkadaşlar da bu krizde işlerini büyütme, pazar payını arttırma  planları yapıyorlar. Hangisi doğru derseniz; şudur diyemem, çünkü her yiğitin yoğurt yiyişi farklıdır. Risk ticaret hayatının her döneminde söz konusu. Pazar 1 milyonken bunlara takılmıyorduk. Şimdi biz nerede hata yaptık diyoruz.

Servis, plaza ve pazar konularındaki açmazlar
Konuştuğum bayi günümüzde artık servis gelirlerinin çok önemli bir kalem olduğunu söylerken çarpıcı açıklamalar yaptı. “Plaza giderlerinin yüzde 80’ini servis gelirleri karşılamalı. Satış ciro sağlıyor ama asıl karlılık serviste. Bir bayi plazasının 400-800 bin TL aralığında bir aylık sabit gideri var. 7-8 milyon TL’yi bulan işler sermayede bu plazada çalışan hemen hemen herkesin büyük sorumluluğu var. Ne yazık ki, adete bağlı bir iş dünyamız var. İnsan olarak tüm çalışanlarımı severim ama yıl sonunda hepsini adet olarak görürüm. Ne yazık ki bu işin de kuralı bu. Zorluk hepimizin zorluğu… “

Hurda teşviği işe yaradı mı?
Bu konuda konuştuğum tüm bayiler “hurda söylentisi”nin sektöre darbe vurduğu görüşünde hem fikir. Mayıs’ın son günü yürürlüğe giren yeni düzenlemenin olsa olsa yüzde 10 olumlu etkisinin olacağı görüşündeler. Ama söylentisinin daha büyük zarar verdiğini belirtiyorlar. Mayıs ayı satış rakamları açıklandığında bunu açıkça göreceğiz.  Genel kanı Mayıs ayının 30 bin civarında gerçekleşeceği yönünde.

Sonuç!
Bu konularda en büyük yük Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Başkanı Murat Şahsuvaroğlu omuzlarında. Bayilerin inancı o yönde. Ancak bu konuda bayiler 2’ye ayrılmış durumda.  Bir kesim  “elinden geleni yapıyor” diye düşünse de bir başka kesim biraz “teslimiyetçi” tavır sergilediği yönünde fikir beyan ediyor. Bu konumdaki kişilerin hükümete yakın olması da, mesafeli olması da ne yazık ki içinde bulunduğumuz kamplaşma ortamında farklı farklı değerlendirilebiliyor. Ama sonuçta herkes yıl sonu kasasına bakıyor. OYDER Başkanı Murat Şahsuvaroğlu bu bayi sorunlarına yönelik açıklamayı yapacaktır diye umut ediyorum.