Geçen hafta bir kısım tivitçi tayfa “yerli otomobilin neresi yerli” seviyesinde anlamsız ve cahilce bir polemiğe girdi. Konuyu bilenden çok, bilmeyenlerin yorumlarıyla “TOGG'un yerli otomobilin bataryası için Çinli Farasis'i seçmesiyle;  Elektrikli motor: Alman Bosch – Batarya: Çinli Farasis – Araç entegrasyonu (aktarma organları) : Alman EDAG – Şasi sistemleri: İngiliz Mira – Tasarım: İtalyan Pininfarina ile çalışacak olması yerden yere vuruldu. Neyse ki; otomotiv sektörünün yakından tanıdığı ve bilgisinden kimsenin şüphe duymadığı Ferhat Albayrak konuya dahil oldu. Albayrak sadece şu tiviti attı: 
Porsche Taycan;Engine Italian Magnetti Marelli Battery Korean LG Chem Invertor Japanese Hitachi Brakes Japanese Akebono
Hyundai Kona EV;Engine German Siemens Battery Korean LG Chem Assembly Czech Republic
Mercedes-Benz EQCEngine German ZF Battery Korean LG Chem (Now), Chinese Farasis (Future)
Bir takipçisinin de kısaca özetlediği gibi: Gereksiz bir tweet atılması üzerine güzel bir bilgilendirme” yapılmış oldu.
Artık içinde yaşadığımız çağda, hele hele otomotiv endüstrisinde yerli otomobilin her şeyini o topraklarda üreteceksiniz diye bir durum yok. Tüm dünya dev markaları başka dev markalarla işbirliği yapıyor. Burada önemli olan,  TOGG’un bu projedeki en büyük gücünün fikri ve sınai mülkiyet haklarının yüzde 100’üne sahip olması. Geçen sene bugünlerde TOGG CEO’su Gürcan Karakaş basın mensuplarına “Sıfırdan yaratılan bir marka için işin uzmanlarından destek almak gerekiyor.” diyerek bu konuda dünyanın en iyileri ile işbirliği yaptıklarını açıklamıştı.
Neyse konum zaten yerli otomobili savunmak veya yermek falan değil. Ama bir konu hakkında bilgi sahibi olunmadan fikir sahibiymiş gibi tivit atmak veya atılan tivitin altına yorum yapmak bana çok garip geliyor. Yerli otomobile “inanırsınız-inanmazsınız” bu apayrı bir konu. Ben de geçmişte yerli otomobil konusunda olumsuz düşünceler içeren yazılar yazmıştım. Ama şimdi gelinen noktada bilgi sahibi oldukça fikrim de değişiyor. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir”  düşüncesiyle yetişmiş bir olarak; yerli otomobil konusundaki çalışmalar, yatırımlar ve  işbirlikleri geliştikçe benim de bakış açım değişiyor. İşe sabit fikir halinde karşı çıkmak, siyasi boyutundan prim yapmaya çalışmak bana doğru gelmiyor. Bu yerli otomobil yatırımının  en talihsiz tarafı bence başlangıç itibariyle sanki bu işin “bir seçim propagandası” ya da “siyasi bir göz boyama hamlesi” olarak algılanması. İş böyle olunca da işi gücü olmayan aylak tivitçiler de “her şeye karşı” oldukları için buna da karşılar. Konunun kısa özeti bu… Tivitçilere selam olsun…
 
HYUNDAI’nin MASTERCHEF sınavı!.
 
Cumartesi akşamı TV8 ekranlarında yayınlanan MasterChef İzmit’teki Hyundai Fabrikası’nda gerçekleştirildi. Yeni i20’nin lansmanı çerçevesinde MasterChef gibi çok izlenen bir yemek programında neden ve nasıl yer alındığını sordum. Fikir tamamen Hyundai Türkiye Pazarlama ekibine aitmiş. İzmit’te üretilen Kore markası olan “yerli otomobil” Hyundai yetkilileri Kore mutfak kültürünü de bu sayede tanıtmak istemişler. Yarışmacılar da zaten sadece Kore yemekleri yaptılar, Hyundai’de çalışan Koreliler de yemekleri oyladılar. İşin maddi boyutunu tam olarak öğrenemedim ama genel itibariyle “uygun ve makul bir bütçe” ile gerçekleştirildiği söyleniyor. MasterChef jürisinin ağırlığı Korelilerden oluşan jüri üyeleriyle yemek ve Türkiye üzerine sohbeti gerçekten eğlenceliydi. Statik ve kalıplaşmış işlerin dışında MasterChef gibi çok büyük bir izlenme oranına sahip olan bir programda yer alma fikrinden dolayı Hyundai Türkiye Pazarlama ekibini ve emeği geçen herkesi kutluyorum. Önemli bir kültür olan otomobili, yemek kültürüyle bu şekilde birleştirmek bence çok hoş ve çok değerli… 
İşte yazımın başındaki konuya dönersek, içinde bulunduğumuz çağda artık her kültür, teknoloji, bilgi  iç içe girmiş durumda. Koreliler gelmiş İzmit’te Hyundai üretiyorlar, biz yerli üretim diyoruz, oradaki bir Türk işçisi yemekhanede Kore yemeği yiyor. Jürideki bir Koreli Türk yemeklerini yaptığını Türkçe konuşarak ifade ediyor. Somer şef konuklarla İngilizce konuşuyor… Bu sırada tivitçiler “bunun neresi yerli” diye tartışıyorlar. Hayat devam ediyor…