Renault İletişim ve Pazarlama ekibi Renault Duster basın lansmanı için pek de alışık olmadığınız bir yöntem uyguladı. Bu kez gazetecileri bir yere çağırmak yerine, gazetecilere “bu lansmanı sen yapsaydın nasıl yapardın” dediler. Yaz dönemi olduğu ve gazetecilerin aileleriyle birlikte tatil programlarının olabileceği düşüncesiyle de “isterseniz ailenizle de bir lansman programı yapabilirsiniz” dendi. Otomotiv sektöründe ailelerle basın lansmanı olmaz. Kaç yıl olduğunu anımsamıyorum ama çok eski bir tarihte Mazda böyle bir lansman yapmıştı. Ama bu sefer bir yere çağırmak yerine  “istediğini yap” dendiği için; aileli veya tek başına seçenekleri gazetecilere bırakıldı.  Sonuçta Duster’da bir aile otomobiliydi…

Ben de bu “kendi lansmanını kendin yap”a davet edilen gazeteciler arasındaydım. Lansmanın hagtagi “Bırak Geride Kalsın”ı öğrenince kendi lansmanımda ailemle değil tek başına olmayı tercih etim. Daha da abartarak belirlediğim rotada cep telefonunun pek çekmediği, internetin olmadığı kendimle kalacağım yerleri belirledim. Aslında bir zamandır böylesi bir ortamda 1-2 gün geçirmeyi düşünüyordum… Düşünüyordum da işte “bırak geride kalsın” diyemiyordum. İşlere, günlük rutinlere, aileye, arkadaşlara, kısacası hayata. Ama şimdi “kapı gibi bir nedenim” vardı. Lansman bana gelmemiş ben lansmana gidecektim.  Rotamı çizdim, Renault İletişim ekibine bildirdim. Uzun süredir radarımda olan Ordu Gölköy’deki Ulugöl Milli Parkı’nda ilk etabı gerçekleştirip oradan da Giresun Karagöz yaylasına tırmanacaktım. Orada 2500-3000 metreye tırmanıp hem Duster’ı test edecek hem de Giresun Doğa Şenlikleri kapsamında yaylalarda dolaşacak ve kamp yapacaktım. Sonra da Kümbet Yaylasına geçerek Dağevi’nde lansmanı sonlandıracaktım. 2 gece dediğim koşullarda internet, cep telefonu teknoloji ve sosyal medya olmadan “bırak geride kalsın” diyerek tam anlamıyla kafayı dinleyecektim. 3. Gün de Kümbet Dağevi’nde az biraz medeniyle, yeşile, oksijene doyacaktım. İlk defa başucu kitaplarımı alarak bir lansmana gittiğimi fark ederek yola çıktım.
Uçakla gittiğim Ordu’da beni çekiciyle İstanbul’dan gelen Duster karşılıyordu. Verilen emeğe, planlanan lojistiğe şapka çıkartarak Ulugöl’e doğru yola çıktım. Milli Park içindeki bulgalov evim beni bekliyordu. Kamp yapacağım için kıyafetlerimi ola göre ayarlamıştım ama Renault İletişim ekibi aracın bagajına inanılmaz bir outdoor seti hazırlamıştı. Uyku tulumu, hamağı, yer örtüsü, şapkası, yağmurluğu, poları bagajdaydı… İlk gece Ulugöl’de bulgalovumun arka tarafında göle nazır bir ormanlık alanda ateş yakıp kitaplarımla bir gece geçirdim. İlk defa kitap okurken telefonun her hangi bir uyarı sesinin gelmemesi büyük lüksmüş. Ve bu lükse benim ihtiyacım varmış. Şöyle bir düşündüm de günlük rutinimiz; her şeyi öğrenerek, her mesaja bakarak, her mesaja yanıt vererek, instagramdan, X’e, Youtube’dan, Reelslere oradan Shortslara, Whatsap mesajından Maillere oradan Smslere uzanan bakın daha Telefon konuşmalarına gelmedim bile bu haldeyken hiçbir şeye “bırak geride kalsın” demeyerek yaşamak çok sıkıcı değil mi? 3 günlük bir mola vermenin tam zamanıydı işte…

Ulugöl’deki bu geceden sonra Giresun’a doğru yol aldım. Giresun’da bu doğa sporları şenliğini düzenleyen Giresun Doğa Sporları Kulübü Başkanı adaşım Ahmet Kılıç’la buluştuk. Ve yaylalara doğru yolculuğumuz başladı… Öncelikle şenliği ve o bölgenin özelliklerine bir bakalım:

Renault Duster’la 3.100 km’ye yolculuk…

Giresun Doğa Sporları Kulübü Başkanı Ahmet Kılıç’la birlikte Karagöl’e doğru tırmanıyoruz. Fanatik bir Dacia Duster kullanıcısı. İnanılmaz videolar çekmiş. Hepsi milyonlarca kez izlenmiş. Renault Duster’a da merakla bakıyor inceliyor.
Giresun'daki Karagöl Dağları, buzul gölleri ve akarsularıyla doğa yürüyüşçüleri ve sporcularına ev sahipliği yapıyor. Dereli ilçesinde 2500 ile 3100 metre yüksekliğe sahip Karagöl Dağları, yaz mevsiminde doğa tutkunlarından ilgi görüyor. Karagöl tepesinin doğu bölümündeki Karagöl, Gölobası Yaylası'nda 2 bin 709 rakımdaki Aygır Gölü, aynı yaylada 2 bin 754 rakımdaki Camlı Göl ile Kızıltaş köyü sınırlarındaki Avşar Yaylası'nda 2 bin 633 rakımdaki Sağrak Gölü, Kırklar tepesi ve çevresindeki menderes şeklindeki akarsular ziyaretçilerine eşsiz güzellikler sunuyor.
Giresun Doğa Sporları Kulübü (GİDOSK) öncülüğünde yaklaşık 5 yıldır çeşitli etkinlikler düzenlenen Karagöl Dağları'nda bu sene geniş katılımla Doğa Sporları Şenliği organize edildi. Katılımcılarla birlikte  Karagöl Dağları'nda kamp kurarak doğanın tadını çıkardık. Doğa tutkunları dağ koşusu, bisiklet ve trekking yaparak eşsiz güzellikleri keşfetme şansı yakaladı.
GİDOSK Başkanı Ahmet Kılıç, , 2019'dan bu yana Karagöl Dağları'nda kano, yürüyüş ve tırmanış gibi birçok etkinlik gerçekleştirdikleri söylüyor.  En geniş katılımlı etkinliği bu yıl yaklaşık 80 sporcuyla yaptıklarını aktaran Kılıç, dostluk ortamında geçen etkinlikten mutlu olduklarını ifade ediyor.  Kılıç, bölgenin keşfedilmeye açık olduğunu kaydederek, "Birçok bölgesini biz de daha keşfedemedik. Burada doğa yürüyüşü, tırmanış, teknik faaliyetler, diğer spor branşlarının da yapılabileceği birçok alan var." dedi. Ahmet Kılıç, Karagöl Dağları'nın Giresun merkeze 2 saat mesafede olduğunu dile getirerek, "Şehirden 2 saat mesafede bu kadar faaliyet yapabileceğiniz çok nadir bölgeler var, bence bunun kıymetini bilen değerlendirsin." diyor.
 
 
"Bizim gibi patika koşucuları için teknik parkur önemli"

KoşuyORDU Spor Kulübü Kaptanı Tan Aşkan ise bölgeye ilk kez geldiğini belirterek, Karagöl Dağları'nın yüksek rakımından dolayı patika koşucuları açısından bulunmaz bir nimet olduğunun altını çizdi. Aşkan, "Tabi spor açısından düşündüğümüzde bizim için faydalı. Patika koşularının içerisinde çeşitli parkurlar oluyor, bazen stabilize, toprak ve teknik parkur, bizim gibi patika koşucuları için teknik parkur önemli ki zaten Karadeniz'de çok fazla bulunmaz, genelde İç Anadolu ve Doğu Anadolu'da bu tip parkurlar oluyor. Karagöl de bu anlamda çok iyi." diyor…

 
*
Evet bu zorlu ama bir o kadar da güzel coğrafyada Renault Duster ile dağ tepe aşıyoruz. Çekim yapmaya da fotoğraf çekmeye de doyamıyoruz…

Kamptaki zamanımın sona  erince Giresun’a Kümbet Köyü’ndeki Kümbet Dağevi’ne doğru yola çıkıyoruz. Kümbet Milli Park’ın içine yapılan dağ evleri tek katlı ve 2 katlı olarak gerçekleştirilmiş. Yer yer internet çalışıyor, cep telefonları da öyle. Yarı da olsa medeniyete kavuşuyoruz. Ordu ve Giresun arasında yaptığım bu lansmanda doğa güzellikleri kadar saf temiz ve iyi insanlarla tanıştım. Bence en büyük kazançlarımdan biri o oldu. Karşılıksız, beklentisiz yapılan iyilikler için herkese teşekkür ederim.
Ve şimdi veda zamanı…

3 günlük sessiz sakin lansmanımız sona eriyor, aracımızı teslim edip Ordu Giresun-Havalimanından İstanbul’a dönüyorum. İşte havası, kalabalıklığı, kaosu ve gerginliği ile hoş bulduk İstanbul… Neyse bu süreçte olsa bir “Bırak Geride Kalsın” dediğim bir üç günlük yaşamın keyfini sürmeliyim…
Bu süreçte emeği geçen Renault Mais İletişim departmanı tüm çalışanlarına ve herkese teşekkürlerimi sunuyorum.  Bundan önce olduğu gibi yine çok ama çok konuşulacak bir basın lansmanına daha imza attıkları için de ayrıca kutluyorum…