acelik @ otomobilgazetesi.com

Otomotiv sektöründe markalar son yıllarda basın toplantılarında skora bakar oldu. Yani otomotiv sektörü yaptığı bir basın toplantısna kaç kişi getirdiği ile övünür hale geldi. 60, 70, hatta 80 kişi çağıranlar var.  Oysa o çağırdıkları 60 kişinin büyük bir bölümü bir süre sonra kuruma “sorun ve kriz” olarak geri dönüyor. Basın toplantısına çağrılanlar, bir süre sonra test otomobili, ardından lansmana çağırma, ardından da reklam  isteği üzerinden marka üzt düzey yöneticileriyle iletişime geçmeye  başlıyorlar. Üst düzey yöneticiler bu “tacizler” karşısında bunalıp; ya kurum içindeki ya da kurum dışındaki PR yetkililerine “beni şundan kurtarın” serzenişinde bulunuyorlar. Birkaç ay önce yana yakala basın toplantısına çağırılan sözde “gazeteciler”e bu kez “bize musallat oluyor”  gözüyle bakılıyor. Bir yayın kuruluşunu basın toplantısına çağırmak, bülten göndermek o yayın kuruluşunu resmen “tanımak” demek. Yani “basın toplantıma gel , haberimi yayınla sonra da kaybol” demek pek doğru değil. Tabi basın toplantısına geldikten sonra markayı taciz etmenin de doğru olmadığı gibi. Pek çok örnek var ama geçen hafta yaşanan örnekten yola çıkayım. Renault Mais ve Oyak tarafı geçen hafta yönetim değişikliğiklerini anlatacakları bir basın toplantısı düzenlediler. Çağırmadıkları otomobil yayıncısı kalmamış. Günlükler, basılı dergiler, internet portalları, dijital yayınlar, blogerlar, vlogerlar vs. Sadece günlük gazeteleri daha yakından ilgilendiren bu “haber” için gövde gösterisi adına onlarca yayın çağrılmış. Peki sonuçta ne oldu? Ertesi gün haber günlüklerde çıktı, internet yayıncılarında ise kurumun gönderdiği bülten yayınlandı. Hiç bir dijital yayında gönderilen bültenin dışında farlı bir haber veya yorum yayınlanmadı.  

BU KÖŞE YAZISI 3 EKİM PAZARTESİ GÜNÜ YENİ BİRLİK GAZETESİ'NDE YAYINLANMIŞTIR.