Geçen hafta kamu bankalarının yerli otomotiv üreticileri için özel kredi imkanları sektöre bayram havası yaşattı. Yerli otomobil üreticilere sunulan bu pozitif ayrımcılık imkanları yarından itibaren başlıyor. 1 Ekim-31 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek olan bu ucuz kredi imkanlarının etkilerini hep birlikte göreceğiz. Kamu bankalarının taşıt kredisini böylesine düşük oranlarla vermesinin en büyük etkeni tabi ki markalar. Toyota hariç tüm yerli markaların katıldığı bu uygulamaya bir süre sonra özek bankaların da katılması bekleniyor. Toyota neden katılmadı diye merak ediliyor. Toyota benzer bir kampanyayı Ziraat Katılım Bankası ile gerçekleştirmeyi tercih etmiş. Toyota’nın kampanya oranları da hemen hemen diğer kamu bankalarının faizleriyle aynı seviyelerde. Tabi keşke geçen haftanın ortasında açıklanan bu düşük faiz uygulaması açıklandığı gün başlasaydı. Zaten beklemeye ve otomobil alış tercihini öteleyen tüketiciler için 5-6 gün daha kayboldu. Neyse şimdi geçmişi bir kenara bırakıp 1 Ekim-31 Aralık arasındaki zaman dilimine bakmak gerekiyor. Yerli otomobilcileri büyük bir rekabet bekliyor. Bundan sonra “iyi olan kazanacak” gibi. Tabi bir de Türkiye’de satılan ithal otomobil distribütörlerinin ne yapacağı merak konusu. Zaten bir süredir kendi imkanları ve sundukları fırsatlarla gemiyi yürütmeye çalışıyorlar. İthal markalar arasında bulunan Peugeot Genel Müdürü İbrahim Anaç yılsonu satış tahmini 470-480 bin arası yaparken birçok aynı işi yapan yönetici 200-250 bin aralığında olacağını tahmin etmişti. Zaten bu daralan pazarda Peugeot’nun satış performasınıa bakınca yöneticilerinin doğru öngörmekle de kalmayıp şirketi doğru yönettikleri gerçeği de ortaya çıkıyor. Şimdi yerlisi ve ithali ile tüm otomotiv yöneticilerinin önüne altın tepside satış olanağı sunuluyor. Büyük bir çoğunluğu “armut piş” yöneticiliği yaptığı için Pazar ve ekonomik şartlar ne olursa olsun, ağlamaya devam edeceği için onlar için değişen pek bir şey olmayacak…
Otomotiv haberlerimiz ve haber kaynaklarımız!
Volkswagen’in Türkiye’de fabrika açacak olmasının Türk tüketicinin pek umurunda olduğunu sanmıyorum. Başta Doğuş Otomotiv’i, tedarikçileri ve sektörün diğer ilgili paydaşlarını yakından ilgilendiriyor. Bir de tabi Türk ekonomi ve otomotiv medyasının ilgisini çekiyor. Neyse ki Alman basını konuyla ilgili sık sık haber yapıyor da bizler de oradan “haberdar” oluyoruz! Yoksa haber alacağımız da yok, yapacağımız da yok. Tabi sonuçta biz gazeteciler için bu olay önemli bir “yatırım haberi”nin dışında başka bir şey ifade etmiyor. Haber yapıyoruz diye otomotiv sektörünün bir paydaşı değiliz, olmamalıyız da. Otomotiv sektörünün içine bir paydaş gibi dalarsak, eşimiz-dostumuz bu sektörden bir şekilde nemalanırsa “gazeteci” olarak objektifliğimiz kaybederiz. Bu da asıl sorumlu olduğumuz tüketicinin, yani otomotiv okurunun bize ve yazdıklarımıza olan güveninin kaybolmasına neden olur. Bana “VW yatırım haberlerine neden bu kadar mesafelisin” diyenlere bu açıklamayı yapabilirim. Gazeteci için aslolan “haber”dir. VW’nin Türkiye’ye yatırım yapmasını isterim ama bunun çığırtkanlığını yapmak ve sektör dernekleri gibi davranmak biz gazetecilerin işi değil diye düşünüyorum.
Otomobil Gazetesi 60. Sayıya doğru..
Sadece Turkcell Dergilik platformundan yayınlanan günlük dijital Otomobil Gazetesi birkaç gün sonra 60. Sayısına ulaşacak. Hafta içi 5 gün her sabah yayında olan günlük gazetenin toplam okunma sayısı da 60 bine yaklaştı. Günlük ortalama bin adet okurla buluşuyor. Bu yepyeni bir gazete ve özgün bir platform için çok önemli bir rakam. Hele ki bizim gibi pek de okumayan bir ülkede. Günlük Otomobil Gazetesi’nde uzun zamandır unuttuğumuz bazı “eski gazete tadlar”ını da bulmak mümkün. Her pazartesi gazeteci ve Otomotiv Gazetecileri Derneği Başkanı Ufuk Sandık’la yapılan söyleşi de büyük ilgi görüyor. Sandık’ın sektör odaklı her soruya, son derece objektif, sağ duyulu, olgun ve farklı bakış açısıyla verdiği yanıtlar da keyifle okunan yazıların başında geliyor. Kaçırmayın derim…