Dünya gazetesinden Aysel Yücel'in haberine göre normalleşme adımlarının atıldığı haziran ayı ile birlikte iç pazarda beklentilerin de üzerinde bir artış yaşandığını ve bunun memnuniyet verici olduğunu ifade eden Yenigün, ancak satışların hala 2017’nin çok gerisinde olduğunu söyledi.
Hatırlanacağı gibi, sektör 2017’de 1 milyona yakın rekor satış yapmış, ancak 2018’de başlayan krizin ardından 500 bin adetlerin altına düşmüştü.
Haydar Yenigün, “Genel duruma baktığımda ortalık o kadar canlı ki, satışlar haziranda yüzde 66’nın üzerinde artarak 71 bin adet oldu. Geçtiğimiz yıl ile kıyasladığımızda şükretmememiz gerekiyor. Ancak diğer yandan iç pazara baktığınız zaman o kadar büyük bir değişkenlik var ki, pazar tahminleri sürekli değişiyor. 2020 sonu için yıla 580 bin adetlik tahminle başladık, 490 bine indik, haziranda 650 bine çıktık. Hatta bazı şirketler yılsonu için 700-750 bini konuşuyor. Çok ciddi bir çalkantı var. Bu çalkantı bizim gibi uzun vadeli plan yapması gerekli olan şirketler açısından yönetmesi çok zor bir durum” dedi.
Kapasite ilk yarıda yüzde 53’te kaldı
Otomotivcilerin fabrika yatırımlarını yarısı iç pazar olmak üzere iki milyon adetlik kapasiteye göre yaptığını, ancak yılın ilk altı ayında bu oranın yüzde 53’te kaldığını ifade eden Yenigün, “İç pazar satışlarında 2019’un rakamlarına yaklaşılmış olmasını iyi bir gelişme olarak yorumlamak bence yanlış. 2015, 2016 ve 2017’de Türkiye muhteşem bir şey becerdi ve 1 milyon adetlik satışlara ulaştık. Ancak şu anda 100 tane üretmek üzere kurduğumuz düzenden 60 tane çıkarıyoruz” dedi. İç pazarda 2 milyon adetlik potansiyel olduğunu belirten Yenigün, bu rakamlara ulaşıldığında Türkiye’nin yabancı yatırımcı için çok daha cazip bir pazar olacağının altını çizdi.
Haydar Yenigün, sürdürülebilir bir büyüme ve kalıcı çözüm için otomotiv sektörünün önceliklerini 4 madde ile sıraladı:
1)Stratejik bakış açısı ile uzun vadeli planlama;
2)Yatırım çekiciliği ve mevcut yatırımların korunması için öngörülebilen, büyüyen iç pazar;
3)Yeni ihraç pazarlarının geliştirilmesi;
4)Değişen otomotiv eko-sisteminde rekabetçiliğimizin korunması.
Yenigün, bu maddeleri sektördeki tüm paydaşlarla ortak akılla hareket ederek hayata geçirmek için çalıştıklarına vurgu yaparak, şöyle devam etti:
“Bunun için iki farklı grup STK ile çalışıyoruz. İki hafta önce ticari taraftaki STK’larımızla bir toplantı daha yaptık. Önümüzdeki dönemle ilgili iç pazar konularını tartıştık. Diğer taraftan, sanayi STK’larımız TAYSAD ve OİB’le teknoloji, rekabetçilik ve sürdürülebilirlik kapsamında adımlar atıyoruz. Biz, bugünden yarına yapay teşvikler değil, orta ve uzun vadede Türkiye’nin rekabetçiliğini geliştirecek kalıcı adımlar atılmasını istiyoruz. Böylece Türkiye, uluslararası arenada söz sahibi olacak.
Bugün, Türkiye’de çok kabul edilebilir bir vergi sistemi yok ama şu anda bununla yaşamaya mecburuz. Hele ki, şu dönemde devletin gelirlerini kaybetmemesi lazım. O zaman, devletin gelirlerini kaybetmeyeceği bir sistemin nasıl kurulacağı noktasında oturup çalışmalıyız. Bunun için biz oldukça kapsamlı bir çalışma yapıyoruz. Yabancı bir danışman şirketle birlikte çalışmalarımız devam ediyor. Doğru hedefler, doğru bir yol haritası ve ortak çalışma yaparsak başarabileceğimize inanıyorum."
Otomotiv üretimi ilk yarıda yüzde 28 azaldı
Yenigün, ilk yarı üretim verilerini de açıkladı. Ocak-Haziran döneminde toplam üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 28 azalarak 518 bin 727 adet, otomobil üretimi de yüzde 26 azalarak 362 bin 397 adet oldu. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim 532 bin 249 adede ulaştı. Yılın ilk yarısındaki kapasite kullanım oranı yüzde 52 seviyesinde gerçekleşti. Yenigün, “İhracat öngörümüz bu sene 900 bin adetlerin altına inmemek, toplam üretimde de 1 milyon 200 bin adet civarında bir rakam bekliyoruz” dedi.
'VW üzdü ama başka yatırımlar kesin gelecek'
Haydar Yenigün, Alman otomotiv devi Volkswagen’in (VW) Manisa’daki yatırım kararında geri adım atmasından duydukları üzüntüyü dile getirerek, “Gerçekten çok üzücü, Türkiye için bence çok büyük bir kayıp. Yıllardır beklediğimiz bir fırsattı. Ancak önümüzdeki 5 yılda Türkiye’ye kesinlikle yeni yatırım geleceğine inanıyorum. Çünkü Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında. Bunu unutmamamız lazım. Eğer dünyada bir likidite varsa, bu likidite Amerika’ya, Almanya’ya gitmeyecek. Tabii ki belli bir miktarı oralara da gidecek ama yatırımcı bu likiditeyi alıp, parasını çok daha fazla değerlendirebileceği yere gidecek. Türkiye o ülkeler içinde” dedi.