Omurgasızlar tekrar birarada…
 
Bu hafta otomotiv sektörümüzdeki iki omurgasızdan söz edeceğim…   
“Hikaye bu ya” diye başlayalım o zaman… Camiadaki herkesin ciğerini bildiği iki kişi konumuz…
Sektörümüzde yıllar önce pişekar ve kavuklusu vardı. Sektör içinde herkesin gözünün içine baka baka bir orta oyunu sergilerlerdi. Biri; sektörün en başarısız, en itibarsız genel müdürüydü. Diğeri de maddi çıkarları ve hırsı uğruna yapmayacağı şeyi olmayan herkese bir lakap takan “lakapçı” gazeteci… 
Lakapçı gazeteci yılda 2 veya 3 kez menfaat sağladığı bu genel müdürü kendi taktığı lakabıyla manşet yapar öve öve bitiremezdi… Bu kişisel PR karşısında da o genel müdür, arkadaşa kendi şirketinden birkaç yıl onda kalacak şekilde bir “jest arabası” ayarlamıştı. Benzini, OGS’si her şeyi dahil bir kıyaktı bu! Hatta o dönemde o gazetenin ombudsmanı (Hiç tanışmadık, hiçbir arkadaşlığımız yok. Yüzyüze dahi gelmemiştik) beni arayıp bu durumu sormuştu. Beni yazılarımdan takip ettiği için gazeteciliğime ve omurgama olan saygı ve güvenden bana sormak istemişti. “Sizce bir otomobil gazetecisine yıllarca verilen araç normal mi” diye? Ona “Bunca yıldır otomotiv gazeteciliği yapıyorum böyle etik dışı bir test otomobili uygulaması görmedim. Ama alan razı veren razı  bu durumda da yapılacak bir şey yok” demiştim…
 Aradan onca yıl geçtiği için bu konuyu ilk kez yazıyorum. Kimseye de söz etmedim.
Neyse; sonra gel zaman git zaman bizim çapsız genel müdür, gazeteci arkadaşın bazı haberlerine bozulup mesaj atıyor; “Sendeki aracı teslim almak için seni arayacaklar” diye. Pişkin gazetecimiz de “başka araç verilmeyecek mi” diye soruyor.  “Hayır” yanıtını aldıktan sonra da ne o genel müdürün yalama yıkama röportajları çıkıyor ne de gruptaki otomotiv haberleri o gazetede yer buluyor. Büyük bir reklam veren grup olduğu için genel müdür gazetenin patron katında durumu anlatıyor ve “reklamları kesmekle” tehdit ediyor. Bunun üzerine arkadaşın ifadesi alınıyor gazetenin üst katlarında… Bakıyorlar ki etik, omurga ve gazetecilik ahlakı ve ilkeleri alt üst edilmiş arkadaşın defterini kapatıyorlar. Bakmayın sendikalaşma vs işin kılıfı tabi ki. Arkadaş resmen yüz kızartıcı suçtan işten çıkartılıyor. Grup ile de gazete arasında güzel bir reklam anlaşması yapılıyor. Ardından arkadaşımız bir başka gazetede işe başlıyor.  Ancak burada da aynı şeyler oluyor. “Bizim yeni modelimizin haberi yer yerde çıkarken sizde niye çıkmadı” diye soruluyor bu kez. Patron ve reklamcılar biraraya geliyor. İşin eski bir “hesaplaşma” olduğu ortaya çıkıyor. Burada da “grup reklamlarını çekiyoruz” tehditi ile karşılaşınca, bir gecede gazete otomotiv sayfasını kaldırıyor ve arkadaşı işten çıkartıyor. Bakmayın siz onun “ben ayrıldım” demesine…
İşte şimdi bir gazeteciyi iki kere işinden etmiş, kişisel PR budalası genel müdürle bizim omurgasız gazetecimiz menfaatleri çerçevesinde biraraya gelmişler. Bu süreçte kimsenin yüzüne bakmadığı, fikrini sormadığı genel müdür boy boy gazetelerde, youtube röportajlarında…   Otomotiv medya tarihi böyle omurgasızlık görmedi. Onca olandan, onca rezillikten sonra hiçbir şey olmamış gibi birbirlerinin suratlarına nasıl bakıyorlar anlaşılır gibi değil.
Hadi bu PR düşkünü genel müdürden bir anı daha paylaşayım. Ünlü kişilere zaafı olan bu arkadaş aynı gazetede çalışan gay bir magazin yazarına test aracı vermiş. O da erkek arkadaşıyla tatile çıkacakmış ve araç görüntülerini paylaşacakmış. Kimsenin cinsel tercihine laf edecek değilim; konu o da değil zaten. Asıl konu  gay yazarın ehliyetinin olmaması… Gazeteden yine beni aradılar. “Bu durum sizce etik mi, otomotiv medyasında böyle bir uygulama doğru mu” diye. Yine aynı yanıtı verdim; “Bunca yıllık otomotiv gazetecisiyim böyle etik dışı bir rezalet PR çalışması görmedim” dedim. Sonra haber ve paylaşımlar nasıl çıkacak diye de konuyu takip ettim. “Ehliyetsiz yazarın” aldığı test otomobili ile ilgili seyahat izlenimleri gazetede hiç yer almadı. Sonra o arkadaş da işten çıkartıldı…
*
Evet otomotiv medyasında zaman zaman test otomobilleri “jest otomobillerine” dönüşür…
3-4 günlük ihtiyaçlar oluştuğunda markanın test parkından gazetecilerle paylaşılır. Ama birkaç yılı bulan kıyaklar kabul edilemez… Buna zaten rüşvet denir… Verene de yazıklar olsun; alana da…
Şimdi birkaç gündür otomotiv sektöründeki bu iğrenç menfaat buluşması kapalı kapılar ardında konuşuluyor. Tabi omurgalı bir gazetecinin  de bunu tarihe belge olarak kalması için yazması gerekirdi…
Herkese iyi haftalar…