Yıllardır bu sektörde kalem oynatan bir gazeteci olarak yüzlerce yönetici ile temasım oldu. CEO, genel müdür, pazarlama müdür, ürün müdürü, iletişim ve reklam müdürü tanıdım. Otomotive bir şekilde bulaşmış; yetenekli, öğrenmeye, hızlı ve doğru karar vermeye açık bir çok yönetici tanıdım. Bunun dışında; hiç bir dünya görüşü olmayan, yabancı dil bilmeyen, otomobil dışında hiçbir şey konuşulmayan, vizyonsuz, ruhsuz, boş boş bakan yöneticiler de iletişimim oldu ister istemez. Her hangi bir markanın üst düzey yöneticisi olmak için hiçbir kriteri tutmayanların da o koltuklarda oturduğuna tanık oldum. Zehir gibi espri yapanı da, sıradan bir espriyi anlamayı da gördüm. Ekibini, bayisini ve tüketicisini bir akrabasıymış gibi kucaklayanı da, hepsini bir külfetmiş gibi göreni de gözlemledim… Kendi PR’ı yapma uğruna bazı günlük gazetelerin otomotiv editörlerine yamananları da gördüm, bu işlere hiç mi hiç müdanası olmayları da… İşte bu çerçevede gelelim asıl konumuza.
Sektör yöneticileri yıllardır hükümetten hep destek isterler. Vergiler kaldırılsın, destek gelsin, her şey serbest bırakılsın, peynir ekmek gibi otomobil satılsın… Yani onların dışında herkes bir şeyler yapsın ve onlar da yan gelip otomobil satsın…
Şimdi içinde bulunduğumuz ekonomik süreçte onların dışında da herkes suçlu. Bir onlar masum. Örneğin mevcut durumu değerlendiremeyen ve ileriyi öngöremeyip elinde stokla yakalanan hala 2018 model otomobil satmak zorunda kalan yöneticinin hiç mi suçu yok? Her o koltuğa oturan sizce hakkıyla oturmuş mudur? Ya da “tekkeyi bekleyen çorbayı içer” dendiği gibi markaya bir şekilde girip, çeşitli sirkülasyonlarla üst makamlara tesadüfen çıkmış kimse yok mu sanıyorsunuz? Ben bu söylediklerimin büyük bir bölümüne Doğuş Otomotiv’de bizzat rastladım. VW, VW Ticari, Audi, Seat, Skoda, Porsche gibi zaten kendini satan grup markaları onların sayesinde değil, “onlara rağmen” satıldıkları üst düzey yöneticilerini de gördüm. O koltuğa oturmalarındaki en önemli 2 kriter, kuruma bir şekilde girmeleri ve Fenerbahçeli olmaları yeterliydi mesela… Hele şu anda bu markaların aylık satışlarına baktığımda düşünmeden edemiyorum; “bu kadar satış başarısızlığı gösterilen markanın genel müdürü olsa ne olur olmasa ne olur” diye. Ama mazeret çok, ÖTV-KDV desteği kalktı, hayat pahalandı, bayiler yetersiz kaldı vs… İnanın bu markaların küçük-büyük dağları ben yarattım edasıyla dolaşan başarısız yöneticilerinin yerine; ortalama pratik ekonomi zekasına sahip, lise mezunu, zehir gibi gençleri bulsanız benzer rakamlara yine ulaşılır. İnanın hiç abartmıyorum. Örneği Doğuş Otomotiv’den verdim ama birçok markamızdaki manzara bu. Ben en çok marka ve benzer başarısızlık örnekleri Doğuş Otomotiv’de olduğu için o örnekten başladım. Bunların ayrıntılarına önümüzdeki haftalarda net satış rakamlarına dayanarak girebilirim.
Otomotiv yöneticilerimiz yeterli mi?
Yeni Birlik Gazetesi otomotiv editörü Ahmet Çelik'in köşe yazısı.
02 Eylül 2019, Pazartesi - 04:09