Faiz kampanyası hakkında neler düşünüyorsunuz?
“Bir ay oldu. Çok iyi bir etkisi oldu her şeyden evvel onu söylemek lazım. Konjonktürel etkiler sebebiyle yaşanan bir gerileme de vardı dolayısıyla sektör potansiyeli çok üst seviyedeydi. Sektör bir hareket bekliyordu. Otomotiv talebinde de en önemli itici güç faizlerdir. Çünkü satılan her 100 arabanın 70’i krediyle satılıyor. Bu esnada faiz kampanyasının devlet bankaları kanalıyla devreye girmesi büyük bir itici güç oldu sektöre. Yani normal koşullarda mevsimsellik sebebiyle 40 bin civarında olmasını beklediğim otomotiv talebinin 50 binler civarında olmasıyla sonuçlanacaktır. Dolayısıyla bundan sonra yıl sonuna kadar olan dönemde faiz kampanyasının etkisi daha açık bir şekilde görülecek. Özellikle biz yerli otomobillerin üretim portföyümüzü, üretim cycle’ını tamamlamamız ve bu araçları yeni egzoz emisyonuna uyacak şekilde piyasaya sürmemizin pozitif etkisini özellikle Kasım ve Aralık aylarında göreceğiz.”
Vergi konusunda nasıl bir yeni düzenleme sektör için daha doğru ve iyi olur ve kalıcı çözüm getirir özetleyebilir misiniz?
“Sonuçta bakıldığında otomotiv sektörü, Türkiye’de dış ticaret bakımından ve devletin gelir yaratma kalemi bakımından en önemli sektörlerden biri, kilit sektör… En fazla ihracatı yapan, kendi kendine yeten, ihracat fazlası veren, en fazla vergi gelirinin toplanmasında katkısı olan bir sektör. Vergi yüksekliği devletsel bir gereklilik. Ama bizim istediğimi şey şu; araçlar için çok karmaşık bir vergilendirme yapısı mevcut. Bu sadeleştirilebilir. Motor hacimleri, emisyon değerleri vs. dikkate alınarak yapılan ve ürüne, araca, hangi banda girdiğine göre değişen çok karmaşık bir vergilendirme sistemi var dolayısıyla çok kafa karıştırıyor. Baktığımızda Türkiye’de sektörde toplamda satılan her 100 binek otomobilin 96-97 tanesi 1.6 litre ve altındaki araçlar. Üst sınıflardaki araçlar sadece %3’lük bir pay teşkil ediyor. Sadece bu dikkate alınarak bir vergi düzenlemesi yapılsa bile mevcut sisteme göre çok daha fazla katma değer yaratabiliriz. Oranların yüksekliğiyle ilgili bir şey şu an ifade edemem. Tabi ki Avrupa ve dünya ölçeğinde bakıldığında çok yüksek bir vergi oranı, bu yadsınamaz. Ama sonuçta bu bir gereklilik. Herhalde devletimiz buna ihtiyacı olmasa bu vergileri kesme dolayısıyla oranları bir tarafa bırakıyorum. Bizi ilgilendiren tarafı olayın karmaşıklığı. Biz şunu biliyoruz ki otomotiv sektörü özellikle vergisel uygulamalarda vatandaş, satın alanlar, potansiyel müşteriler basit uygulamaları seviyor ve dolayısıyla daha hızlı karar alabiliyor. Biz sadece sadeleşme istiyoruz.
2019 Pazar tahmini
“Sene çok kötümser beklentilerle başladı biliyorsunuz, 350 binler 400 bin çok zor olur deniyordu sonra Haziran-Temmuz aylarında 2002 yılından sonraki en düşük pazar gerçekleşti. Yani bütün beklentiler 300-320 bin bandına indi. Akabinde kur dalgalanmalarındaki yavaşlama, hükümetin direkt otomotiv sektörüne verdiği vergi desteği, bir de tabi konjonktürel olarak 2018 Haziran ayından sonra yaşanan ve bu zamana kadar gelen daralmanın etkisiyle filo pazarı önemli bir düşüş kaydetmişti ve pazar ciddi anlamda yaşlanmıştı. Araçlar değiştirilmedi, değişim ertelendi. Düşen faizlerle birlikte bu potansiyelin gerçekleşmesiyle sektörde bir toparlanma gördük. Bizim hedefimiz bu yılın 450 bin civarında bir pazarla kapatılacağı yönünde. Rakiplerimizin beklentilerine baktığımızda, 420-425 bin ile 485 bin adede kadar değişen beklentiler var.
Hurda teşviği ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu sene bitecek mi?
“Bakın istatistiklerle konuşalım. Türkiye’deki toplam araç parkının %33’ü yani 1/3 ü yaşı 15-16 yaşındaki araçlardan oluşuyor. Bu ekonomi için zarar, bu çevre için zarar, bu trafik güvenliği için zarar. Bütün bunlar dikkate alındığında, bizim sektör olarak isteğimiz ve beklentimiz hurda teşvik yasasını geçerliliğini uzatılmasıdır. Bunu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yardımcılarımızla yaptığımız toplantılarda ve devletimizin diğer sorumlu üyeleri ile yaptığımız toplantılarda dile getirdik. Benim kişisel beklentim hurda teşvikinin 2020 yılı için bir miktar daha uzatılacağı yönündedir. Bu gerçekten ekonomi için de büyük bir katkıdır. Bakın Yunanistan’da yeni bir yasa çıkıyor, 10 yılın üzerindeki araçların tamamının temizlenmesi, daha teknolojik, emisyonu son derece düşük ve mümkünse hibrit ve elektrikli araçların piyasaya sürülmesi anlamında yeni hükümet bir düzenleme getiriyor. Ve Yunanistan’da piyasa bu anlamda çok hareketli. Bunun benzerinin Türkiye’de de olması lazım, bizim daha çok ihtiyacımız var.