Bünyesinde Renault, Dacia, Nissan, Fiat, Opel, Peugeot ve Citroen gibi markalar bulunduran Gülan Otomotiv, 2.el ve Kiralama sektöründe de önemli oyunculardan biri. Gülan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gülan’la hem genel olarak Türkiye otomotiv sektörünü hem de sahibi olduğu Anadolu Yakası’nın tek otomotiv AVM’si olan Otostat’daki faaliyetlerini konuştuk.   
 
 
2023 genel değerlendirme

2023 genel anlamıyla otomotiv sektörünün tarihi rekoru çıkacak yani 1.150.000'in üzerinde pazar çıkacak gibi gözüküyor bu trendle. Kasım ayında da satışların 110.000'i aşacağı söyleniyor.

 

Bu da bir rekor herhalde

Rekor. Gerekirse yatırım amaçlı çok araba alındı ilk sekiz ay banka mevduat faizleri düşük olduğu için. Arasında Alsatçı’ların da olduğu bir grup vardı, arabayı bizden satın alıp karlı sattılar. İkinci yani Ağustos’un sonuyla beraber başlayan dönemde ise perakende satışlardan filo satışlara kayma oldu.

 

Bir ayda her şey döndü birdenbire  oradaki etken neydi ?

Ticaret Bakanlığı'nın yaptığı regülasyonlar, üçten fazla araba alıp satanın vergi dairesine bildirmesi, araç satışlarının dijital pazarlama kanallarında aracın liste fiyatının üzerinden sergilenmesinin iptal edilmesi. Bunlar da etkili oldu ama en asıl vurucu kısmı şuydu, mevduat faizi yükselince arabadan çıkan parasını mevduat faizine yatırdı. O yüzden Türkiye'de mevduat faizi veya enflasyona yakın bir başka getiri oluştuğu zaman bizdeki müşteri çekiliyor.

 

Artık yatırım amaçlı alımlar yapılmıyor değil mi?

Tabii o müşteri devreye giriyor. Onun için bu sene içerisinde bütün bunları yaşadık ama arabanın sırada satıldığı dönemde filoların araç ihtiyacı çok karşılanamıyordu. Şimdi bu dönemde de filolar parakendeden olan kayıpları kompanse ediyorlar. Herhalde 2024, 2023 gibi olmayacak yani şu an gözüken tabloda dün Merkez Bankası kırka çıkardı, bu demektir ki 55-65 arasında borçlanma maliyetleri. Artık araba alımları biraz ertelenebilir.

 

Faizin artması tüketiciyi nasıl etkileyecek?

Bu arabayı çalıştıranlarda bu finansmana girmeme eğilimi yaratıyor. Finansman artınca uzun dönem kiralama bedeliartıyor, müşterinin talebi düşüyor. Araba alacak bireysel yatırımcılarsa çok uzun süredir zaten fazla kredi bulamıyordu, onlar arabalarını takasa getiriyorlardı. Takas fiyatları bu ara sıfır araba kadar yükselmiyor. Çünkü yedinci ayda şunukonuşuyorduk: "Peugeot 3008', bizden al, dışarda ikinci eli daha yüksek." Şimdi bu tekrar olması gereken marjlara döndü, biraz da ikinci el düşük kalmaya başladı. Ama adetsel bazda baktığımız zaman ikinci elde de eylül ve ekim noter satışlarına bakınca daralma gözüküyor, çok dramatik bir daralma yok ama karlı satış kalmadı.

 

O daralmayı neye bağlıyorsunuz?

Türkiye'nin genç nüfusunun doğal bir talebi var. Yani üniversite mezunu 500.000'in üzerinde, nikah 500.000'in üzerinde, 180.000 boşanma var. Bunları toparlayınca zaten ülkenin bir dinamiği var. Bu dinamik dahilinde inişler çıkışlar olacak ama iş ve pazarın derinliği daha çok su götürür gözüküyor.

 

Boşanmadan da etkileniyor mu?

Özellikle belli bir kesimde karı koca ayrıldığı zaman tek araba yerine iki arabaya çıkıyor. O da etkiliyor tabii. Üniversite mezunluğu açısından Avrupa'da bir bize yakın bir ülke yok yani. Her sene 520.000'e yakın üniversitemezunu çıkıyormuş. O da bir şekilde iş kuruyor, bir şekilde gelir sahibi olmaya başlıyor. Bunların hepsini toplayınca Türkiye'nin bir potansiyeli var ama 2024'te sektördekilerin birçoğu yüzde 15 gibi daralacağını söylüyor. Ben en az yüzde 30 daralma olacağını düşünüyorum.

Ben bunca yıldır otomobil sektörü içindeyim, her aralık ayında yöneticiler sizin gibi konuşuyorlar. "Bu sene iyi geçti ama önümüzdeki yıl felaket" diyorlar. O sene başlıyor, sonra bir şeyler oluyor ve işler iyi gidiyor.

Türkiye'deki duruma baktığımız zaman mevduat faizi yükselip alternatif yatırım araçları yükseldiğinde araba satışlarıdüşüyor. Ama geçen sene çok istisnai bir durumdaydı yani 80 enflasyon varken yüzde 16 mevduat faizi vardı, bankada mevduat tutanların parasının erimesi söz konusuydu. Sadece bizde değil.

Türkiye'de alüminyum doğramada sıra oluştu, seyahatlerde sıra oluştu. Yani hayatın akışına çok aykırı değildi. 2024'te pazarın biraz öne çekilmesiyle beraber araba ihtiyacı olan bir kısım da erkene çekti.

Benim kişisel tahminim yüzde 30 daralma ki yine 900.000'leri gösteriyor, o bile iyi bir rakam bizim için. 2018'de610.000'e düştük, 2019 senesi -çok geride değil, dört sene önce- 480.000'e düştük. Yani 480.000 ile 1.100.000 dediğiniz zaman arada büyük fark var. Pazar dinamik bir pazar,Türkiye'nin ekonomisi de tam hacıyatmaz gibi. Şu anda, ülke riski düştü. Bir yabancı girişi başlarsa bu kötü senaryo bambaşka bir iyi senaryoya dönebilir ama yaşayıp göreceğiz. Artık çok hızlı karar vermeye başladık. Biz de anında hareketi görüyoruz, hemen pozisyon almaya başlıyoruz.

Grup olarak da 2023'te iyi araba sattığımız için o arabaların servisine ve servis verimliliğine çok odaklanmamız lazım.

 

Çinlilere bir parantez açalım. Geçen hafta iki  Çinli daha girdi, oyuncu sayısı da artıyor.

Çinlilerin Türkiye'ye bundan bir on sene önce gelip işte Chery'nin gelip çekildikleri döneme benzemiyor, bu seferkidönem çok daha farklı olacak. Tabii bununla ilgili Avrupa'da da çok konuşuluyor. Yani ya Çinliler aynı elektronik pazarındaki gibi daha öldürücü bir etki yapacaklar ya da otomobil sektöründe çok büyük tecrübesi olan Avrupa da Çin'in maliyet avantajını yakalayacak yeni yatırımlara girilecek. Yani böyle bir süreç içerisinde önümüzdeki sene neolacağını görebilmek çok zor. Şimdi Rusya'da Avrupalıların yaptığı ve Ukrayna Savaşı nedeniyle terk ettikleri fabrikalar var, Çinliler bu fabrikaları almaya başladılar. Şimdi lojistik mesafelerin kısaldığı bambaşka bir tablo da görebiliriz, maliyet analizi itibariyle çok farklı tablolar da yaşayabiliriz. Ama rekabet her zaman güzeldir, rekabet son kullanıcının işine yarar. Rekabet hem fiyatlar üzerinde olumlu etki yapar hem araba kalitesi üzerinde etki yapar. Oyüzden bence açık pazarlara yeni araçların gelmesini bir korku gibi görmeyip tam tersi "rekabet kaliteriyi artıracaktır"gibi görmek lazım. O yüzden de bu sektör içerisinde bunu tehdit gibi görmemek lazım, Türk otomotiv sektörü açısından bakmak lazım. Yani dünyada bu kadar değişkenin oluştuğu bir dönemde maliyet avantajını önemseyen Avrupalı bazı firmaların da Türkiye'de artık üretimi düşünmesi de belki farklı bir senaryo yaratabilir, Çinlilerin buradaüretim yapması olabilir. Ama şartlar ne olsa olsun bütün sektördeki bütün paydaşların arzusu gelecek 10-15 sene içerisinde pazarın iniş çıkışlarla beraber dinamiğinin olması ve inşallah yedi yeni yatımların gelmesi.

 

Gelir mi sizce bu ekonomik konjonktürde? BP'nin çıkması, Ford'un batarya fabrikasının yatırımı iptal etmesi gibi olumsuz birtakım yansımalar oldu. Siz o anlamda Çinlilerin veya Avrupalıların Türkiye'ye yatırım yapacağına inanıyor musunuz?

Türkiye otomotiv  ülkesi oldu. Türkiye'de üretilen arabaların geri çağrılma oranları dünyada en düşük. Mühendis bulunmasında iyiyiz, üretimde iyiyiz, yan sanayide çok iyiyiz. Buralara bakınca bazı ekonomik denemeler daha çok korkutmuştu gibime geliyor Avrupa'daki yatırımcıları. Şu anda CDS oranlarımızın düşmesi avantaj. Tabii kaçan Manisa'daki Volkswagen Passat yatırımı çok önemli bir yatırımdı. Dünyada siyasi anlamda da çok büyükçalkalanmanın olduğu bir dönem. Bunun durulmasıyla beraber ülkelerin karar verme süreçlerinin çok hızlı olmasını yürütebilecek bir dönemden geçiyoruz.

Avrupa'da da insan gücü bulabilmek çok çok zor, nüfus çok yaşlandı. O yüzden her türlü yatırımla ilgili değişik avantajlar oluşabilir.

 

Siz OTOSTAD olarak ne yaptınız 2023'te?

2023 hareketliydi bizim. Otostat'ta birçok dükkan kiraya verildi, yeni kiracılar geldi. Bütün inşaat bitti.

 

OTOSTAD kurulalı ne kadar oldu?
Altıncı seneye geldik. 160.000 metrekare inşaat oldu orası. Yorucu oldu ama bizim grup için de iyi oldu. Çünkü hasarmerkezi açabiliyoruz. İstanbul'un en büyük hasar merkezi var burada. Dört ayrı markamız burada, ilave yeni markalaralabilecek yerlerimiz var. Gizlilik anlaşması yaptığımız için şimdi ismini zikredemediğimiz önemli kiracılar gelmek üzere.

 

Kiracılar derken marka olarak mı?
Büyük otomobil marka

 

Sizde şimdi şu anda PSA da var.
Peugeot, Citroen, Opel var. Fiat var. Renault Dacia var Çekmeköy'de. Nissan Altunizade'yle Bodrum'da var.

 

2023’tekiler duruyor, 2024'te var mı yeni marka?
Var. Kesinlikle burada bir Çinli markayla çalışmak istiyoruz.

 

Kiralama sektöründe de varsınız?

Kiralamada bu sene Adnan Menderes'i aldık, ocak ayından itibaren Adnan Menderes Garenta bizdeydi. Çeşme'de açtık, Karşıyaka'da açtık. Alsancak'ta açtık. İstanbul Havalimanı Sabiha Gökçen bizdeydi, İzmir Adnan Menderes'tekiGarenta'yı da aldık. Şimdi kiralama sayımız arttı, pik sezonda 3000-3500 arabaya kadar çıktık. Bunlar tabii kısa dönem kiralama için güzel rakamlar, yavaş yavaş uzun dönemi de düşünmeye başlayabiliriz belki. Bu ekosistemin içerisinde her yerde olmak istiyoruz. Elektrikli araçları satan bir ikinci el açmak istiyoruz, elektrikli araçları daha fazla satmak istiyoruz.

 
2.El Elektrikli araç ayrı bir birim mı olacak?

Evet, ayrı bir Showroom açacağız. Maslak'ta bir arkadaşın yeri var, onu çok beğendik. Elektrikli araç alım satımında uzmanlaşmışlar, menzil ve konularını iyi biliyorlar. İkinci el almak satmak isteyen herkesin toplanabileceği, sadeceelektrikli ikinci el alıp satan bir yeni yer hazırlıyoruz şimdi. Burada olacak, Otostat'ın içinde. Otomobille ilgili her şeyi düşünmek zorundayız.

Çünkü artık bu ekosistemin içerisinde hem arabayı alıp hem ikinci el satıp hem hasar yapıp hem mekanik servisyapacak bir yer... Grup olarak da 2023'te iyi araba sattığımız için o arabaların servisine ve servis verimliliğine çok odaklanmamız lazım.

Otostad olarak hedefiniz kaçtı 2023'te?

2023'te hedefimiz toplam pazarın 1,2'sini satabilmekti.

 

Hep böyle toplam pazara göre mi gidiyorsunuz?

Biz diyoruz ki toplam pazar bir milyonsa bizim on iki bin araba satmamız lazım.

 

O hedefi koyarken kriteriniz ne? Bir mantığı vardır mutlaka.

Türkiye'de 900'e yakın bayilik var. Bu pazarı önümüzdeki senelerde başka markalarla büyütebiliriz ama başarı kriteri bizim geçen seneye göre kaç tane sattığımız değil de büyüyen pazarda pazar payımızı koruyup koruyamadığımız. Yoksa dersiniz ki geçen sene on bin satmıştım, bu sene on beş bin sattım.

Ama pazar da sekiz yüz bindi, bin yüz elli oldu. Onun mukaysesi açısından böyle bir hedef koyduk kendimize, onu başarı kabul ediyoruz.

 

Tuttu mu o hedefiniz, aştınız mı?

Hedefin üzerindeyiz biraz. Filolarda iyi gittik. Yıl bitene kadar bakmıyorum toplama ama sıfır sattığımız filo hariç araba kadar ikinci el araba satmaya çalışıyoruz.

 

Orada da ayrı bir hedefiniz mi var?

Ayrı bir hedefimiz var. Mesela 15.000 araba sattık, bunun 7.000'i parakendeyse 7.000'i de ikinci el satmaya çalışıyoruz. Mesela bu ay 300'ün üzerinde ikinci el araba satışımız olacak çok iyi bir ay olmasa bile. Oralara da çok odaklanmaya çalışıyoruz.


 
Bayilerde çoklu markaya doğru bir gidişat var.

Evet. Bir firma geliyor mesela hafif ticariye ihtiyacı var, çözebiliyoruz. Biraz önce Deniz Filo'nun satın almasıyla konuşuyorduk, elektrikli istiyor. Buradan elektrikli gönderiyorum teste, Citroen'den gönderiyorum, Opel'den gönderiyorum. Yani tek bir yerde bütün problemlerini çözüyor. Veya büyük bir filo diyor ki "100 tane araba alacağımsenden, 100 tane de ikinci el al benden". Şimdi buralarda çok markalı olmak zorundasınız. Ben OYDER başkanıyken Earl Hesterberg'i getirmiştik. Grup One'ın CEO'suydu, bu sene emekli oldu. Bu seneye kadar bence otomotiv sektörünün tam bir duayenidir. Grup One fon şirketidir, fon şirketinin CEO'suydu. Onu Türkiye'ye konuşma yapmaya getirdiğimizde o böyle bir nasihatta bulunmuştu. "Sistem değişiyor, çok markalılığa geçmek zorundasınız ve hedefinizpazarın yüzde 40'ını satan markaların bayiliklerinden oluşan bir bayilik grubu kurmanız. Bir de ben OYDERbaşkanıyken Boğaziçi Üniversitesi'ne bir kitap yazdırmıştık Burçin Doğu Hoca'ya "Otomobil Perakendeciliğinin Geleceği" diye. Bu kitabı biz 2015 senesinde yazdırmıştık. Bu kitapta perakendeciliğin nasıl değişeceği anlatılıyordu. Orada bir senaryo vardı. Bazı büyük gruplar, distribütörler artık çok büyük bayi grupları üzerinden operasyon yapmayönüne gidebilirler Türkiye'de artık özellikle bu Teams'le çalışmanın, uzaktan erişimle çalışmanın getirdiği şeylerle. Genelde distribütörlerdeki çalışan sayısı her geçen gün düşüyor, daha az personelle bayilerdeki sayı artıyor. Buralarda da bazı sektörler kabuk değiştirebilir. "Bayilik kalkar mı?" diye çok konuşulmaya başlanmıştı. Ben o zaman diyordum ki: "Şu anda sırada araç satarken herkes bayilin kalkacağını konuşuyor. Ama bekleyin bakalım, biraz stoklar birikmeyebaşlasın bu sefer bayiler tekrar göz bebeği olacak." Şimdi tekrar bizim dönemimiz başladı.