2021 yılı, tıpkı geçtiğimiz yıl gibi pandemi etkisini hayatımızda hissettiğimiz bir döneme sahne oldu. Yüksek döviz kurunun yanı sıra çip krizine bağlı olarak yaşanan araç bulunabilirlik sorunu en önemli gündem maddesiydi. Tüketicilerin çoğunun hem mobilite ihtiyacı hem de fiyatların daha da artacağına yönelik beklentisi pazar trendini Ağustos ayına kadar canlı tuttu. Tüm bunlara, otomobillerin yeniden bir yatırım aracı haline gelmesi ve pandemi nedeniyle insanların toplu taşımayı tercih etmemesi gibi faktörleri de eklememiz gerekir.
Eylül, Ekim ve Kasım aylarında ise tüketici nezdinde talep olmasına rağmen çip krizine bağlı bulunabilirlik sorunundan ötürü pazarda ay bazında önemli düşüşler yaşandı. Öyle ki, Ağustos ayında yapılan ÖTV matrah güncellemesi talebi artırsa da, pazara tam anlamıyla olumlu katkı sağlayamadı. Toplam pazarda Eylül ayında yüzde 37, Ekim ayında yüzde 40 ve Kasım’da yüzde 25’e varan düşüşler, talebin azalmasından çok bulunabilirlik sıkıntısının bir sonucuydu. Özellikle Kasım ayında yaşanan kur atakları da, sektörün en hareketli aylarından olan Kasım’da yaşanan düşüşte etkili oldu.
Tüm bunlara rağmen Ocak-Kasım döneminde toplam pazar bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1 artışla kayıp yaşamayarak 675 bin 107 adet olarak gerçekleşti.
Otomotiv sektörünü olumsuz etkileyen yüksek ve değişken döviz kurlarına karşı geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı ve Sayın Hazine ve Maliye Bakanımızın detaylarını aktardığı yeni bir finansal alternatif olan Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat, vatandaşlarımızın tasarrufları için kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygılarını gidermesi açısından büyük önem taşıyor. Nitekim piyasalar tarafından olumlu karşılanan karar, döviz kurlarında ciddi oranda bir gevşeme sağladı. Bu kararın önümüzdeki dönemde yurt içi dolarizasyonu yavaşlatacağını düşünüyoruz.
Renault MAİS olarak biz de, Renault ve Dacia markalarımızda ortalama yüzde 20 indirim gerçekleştirdiğimiz fiyatlarımızı tüketicilerimizle paylaştık.
2022 beklentiler
Önceleri kısa vadeli olacağını düşündüğümüz ve otomotiv sektörünün kapsamını öngörmekte zorlandığı çip krizinin, önümüzdeki kısa ve orta vadeyi de etkileyeceğini söyleyebiliriz.
Birçok üretici 2022 yılında da çip krizinin sektör gündeminin başında olmaya devam edeceğini ifade ediyor. Tedarik sorunu öngörülebilirlik anlamında işimizi zorlaştırsa da tüm iş ortaklarımız ile birlikte en iyi ve yeterli stok için mücadele ediyoruz. Öte yandan döviz kurundaki volatilitenin seyrine göre bir taraftan temkinli, diğer taraftan iyimser duruşumuzu sürdürerek tüketicilerimizden gelen talepleri karşılamak için çalışmaya devam edeceğiz.
Koronavirüs gibi çip krizi de yaşamayı öğrenmemiz gereken bir sorun, kısa vadede tamamen çözülmesini beklemesek de şirket olarak tüketicilerimize alternatif çözümler üretiyoruz. Başta yerli modellerimiz olmak üzere müşterilerimizden gelen talebi eksiksiz karşılamak için sürekli olarak teyakkuz halindeyiz.
Önümüzdeki dönemde hem ülke genelinde yatırım, ihracat ve istihdam yoluyla sürdürülebilir bir büyümenin sağlanması, hem de otomotiv sektöründe hacim artışı için özellikle döviz kurlarında görülen volatilitenin asgari seviyeye indirilerek bir istikrar ortamı oluşturulmasının çok önemli olduğu kanaatindeyiz. Bu durum bir sonraki aşamada, tüketicinin daha makul taşıt finansman faizleriyle desteklenmesini de sağlayacaktır. Yeni yılda ÖTV matrah dilimlerinde yapılacak bir güncelleme, yükselen kurların getirdiği maliyet yükünün vergiyle birlikte tüketiciye yansımasının önüne geçecektir. Böylece sektör nefes alırken, yüzde 45 ve 50'lik ÖTV diliminde daha fazla modelin yer almasıyla tüketiciler için seçenekler artacak.
Genel olarak birim araç başına artan vergi yerine, büyüyen piyasadan toplanacak vergi geliri artışına yönelik bir düzenlemenin daha yerinde olacağına inanıyoruz. Ayrıca vergi sistemimiz, sürdürülebilirlik kriterleri açısından çevreye zararı daha az olan araçların vergi açısından da daha uygun olacağı bir yapıya dönüşmeli.