Araç parkının yaklaşık yüzde 5-10 seviyesinde arttığını söyleyebiliriz
 
Otomotiv pazarında arz talep dengesinin bozulması, 2022 yılında araç kiralama sektörünü de etkiledi. Hem kısa hem de uzun dönemli araç kiralamadaki talebe rağmen, tedarikte yaşanan aksaklıklar, araç kiralama şirketlerinin ihtiyaç duyduğu araçlara erişimini zorlaştırdı. Sektörümüz, büyüme potansiyeli olmasına rağmen, arzu edilen filo büyüklüğüne ulaşamadı. Tüm bu gelişmelere karşın, 2022 yılında operasyonel araç kiralama sektörünün araç parkında yüzde 2,8’lik bir büyüme gerçekleşti. Pandemi sonrası dünyada ekonomik toparlanma başlamış olsa da, yavaşlayan ekonomik aktivite, tedarik zincirinde yaşanan bozulma, küresel enflasyon baskısı, artan maliyetler ve finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar ticari hayatta zorluklara neden oluyor. Tüm bu zorlukların karşısında araç kiralama kuruluşları müşteri taleplerini karşılamak için çaba sarf ediyor. Artan araç maliyetleri sebebi ile sektör müşterileri de bu dönemde araç politikalarında değişiklik yaparak daha ekonomik, daha düşük donanım seviyesine sahip araçlara yöneliyor. Ekonomik olarak zor bir dönemden geçilmesine karşın araç kiralama, satın almaya kıyasla her zaman daha avantajlı. Operasyonel araç kiralama kuruluşları, satın alma ve filo yönetimindeki uzmanlıklarıyla yarattıkları verimliliği müşterilerine yansıtarak araçları daha uygun maliyetlerle sağlıyor. Günlük araç kiralama sektöründe ise 2023 yılında yaşanan deprem, araç bulunurluğunda devam eden problemler ve finansmana ulaşım zorluklarına rağmen, 2022 yılına göre araç parkının yaklaşık yüzde 5-10 seviyesinde arttığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte, sektör hala pandemi öncesi 2019 yılı araç parkı büyüklüğüne erişmek için çaba sarf ediyor. Hem araç bulunurluğu hem de finansal piyasalardaki belirsizlikler aslında tüm dünya için geçerli, Avrupa’daki pek çok pazar hala günlük araç kiralama işinde 2019 yılı büyüklüğünü yakalamış durumda değil.
 
Araç paylaşım sektörünü 5 kat gibi majör bir büyüme bekliyor.
 
Dünya nüfusunun yarısından fazlası şehir hayatında yaşıyor. Buna bağlı olarak artan şehirleşme ile farklı ulaşım ihtiyaçları doğuyor; alternatif ulaşım çözümleri ve modelleri ortaya çıkıyor. Ulaşım dünyasında talep, araç sahipliğinden kiralama ve paylaşıma doğru kayarken, 2030 yılında dünyada satılan her 10 araçtan birinin paylaşım ekonomisi içinde yer alacağı öngörülüyor. Paylaşım ekonomisinin ivmelenmesiyle araç sahipliği artık yeni kuşağın öncelikleri arasında yer almıyor. Avrupa ve Amerika’da “Y” nesli bir süredir araç sahipliği yerine kiralama sistemini tercih ediyor. Z kuşağı ile ise araç sahipliğine ilgi daha da azalıyor. Araç paylaşımı sektörünün hızla büyüyüp gelişerek geleceğin iş modeli olacağı öngörülüyor. Aynı zamanda hizmet kalitesindeki çıta da her geçen gün yükseliyor. Bu doğrultuda, büyük filolara sahip, yaygın coğrafyada hizmet veren, teknolojik ürün ve iş modellerini ön plana çıkaran, hizmet kalitesinde de en üst düzeyde faaliyet gösteren firmalar hızla büyüyor.  Türkiye’de Z kuşağının yüzde 56’sı otomobili yalnızca bir ulaşım aracı olarak görüyor. Yeni nesil tüketiciler ulaşımda “kullanıma-dayalı-ödeme” alternatifini tercih ediyor; paylaşımlı bisiklet, elektrikli bisiklet, scooter/motorlu scooter kullanımı artıyor. Müşteri tarafında paylaşım ekonomisinde büyümeyi destekleyen ana unsur ise “tasarruf”. Bu noktadan hareketle, araç paylaşım sektörünü 10 seneden kısa bir sürede 5 kat gibi majör bir büyüme bekliyor. Küresel rakamlara bakacak olursak, 2017 yılında 36 milyon üyesi olan araç paylaşım pazarının üye sayısının, 2021 yılında 47,5 milyona ulaştığını görüyoruz. 2026 yılında ise bu sayının 60 milyonu aşacağı tahmin ediliyor. Gelecekte enerji tasarrufu daha da ön planda olacak; şirketler sürdürülebilir teknolojilere daha çok yatırım yapacak, kademeli olarak önce tam elektrikli ve sonra da otonom araçları hem paylaşım hem kiralama sektöründe kullanacağız. Mega akımların yarattığı etkiler sonucu ulaşım ekosisteminin evrilerek, araç paylaşımı, üyelik modelleri, filo yönetimi, platform hizmetleri sağlayıcıları gibi yeni iş modelleriyle zenginleşeceğini öngörüyoruz. Sektörümüz, en iyi müşteri deneyimini tasarlamak amacıyla süreçlerini dijitalleştirmeye ve veriye dayalı ileri analitik uygulamaları ile de bütünsel hizmet sunmaya devam ediyor. Araç kiralama ve araç paylaşımında satışların çoğu dijital kanallardan geliyor; 3 ila 5 yıl içinde araç kiralama ve araç paylaşımı satışlarının neredeyse tamamının dijital kanallardan gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Sektörümüzün dijitalleşmeye olan yatırımları daha da artacak. Dünya da bu yönde ilerliyor. Müşteri beklenti ve ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak inovasyon ve dijitalleşme stratejilerileriyle müşterilere daha hızlı ve konforlu bir araç kiralama tecrübesini yaşatmak ve bunu sürdürülebilir kılmak sektörümüzün en büyük odak noktası haline geldi. Araç paylaşımında tüm süreç çevrim içi tamamlanıyor. Kiralamada da çevrim içi satışların payının giderek artacağını düşünüyorum.
 
 
Dolandırılma vakalarında maalesef artış yaşanıyor.
 
Seyahat ve tatil dönemlerinde araç kiralamaya artan talep ile birlikte bazı kötü niyetli kişiler; sosyal medya mecralarında ya da kurdukları sahte web siteleri ile bazı tanınmış araç kiralama kuruluşlarının taklidini yaparak, logolarına benzer logolar kullanarak, bu tanınmış kuruluşlar ile ilgisi bulunmayan telefon ve online platformlar üzerinden yaptıkları görüşmeler ile tüketicilerden araç kiralama vaadiyle avans toplamakta, avans ödemesi sonrasında bu kişilere ulaşmak mümkün olmamakta ve tüketiciler bu yöntemle maalesef dolandırılmaktadır. Artan dolandırıcılık vakaları, tüketicilerin araç kiralama faaliyetine ilişkin güveninin zedelenmesine neden olurken, aynı zamanda taklidi yapılan araç kiralama kuruluşlarının da itibar kaybı riski ile karşı karşıya gelmesine sebep olmaktadır. Bu konuyu TOKKDER olarak İçişleri Bakanlığımıza ve Ticaret Bakanlığımıza aktardık, önlem alınması için girişimde bulunduk. Bu tür olumsuz durumlar ile karşılaşılmaması için tüketicimizi uyarmak amacıyla hem derneğimizin hem de üye şirketlerimizin iletişim çalışmaları da devam ediyor.
 
Araç kiralamak isteyenlere TOKKDER üyesi, yaygın ofis ağı bulunan, müşterilerine değer yaratan, teslimat sonrası destek sunan ve sürdürülebilir hizmetler sağlayan kurumsal şirketleri tercih etmelerini öneriyorum.
 
Hibrit ve elektrikli araçların payındaki artış oldukça dikkat çekici.
 
 
İklim krizinin ekonomik ve sosyal düzen üzerindeki olumsuz etkilerini direkt olarak tecrübe ediyoruz ve bu durumun gezegenimiz için varoluşsal bir tehdit olduğunun farkındayız. Buna paralel olarak son yıllarda yaşanan olumsuz jeopolitik gelişmeler ve artan kutuplaşma sebebiyle enerji krizinin küresel gündemin en üst sıralarında yer aldığı bir dönemdeyiz.   Bugün şirketlerin sürdürülebilirlik alanındaki faaliyetleri, finansmandan yatırıma ve tüketici beklentisine kadar birçok alanda başarı için belirleyici bir rol oynuyor. Dolayısıyla sektör fark etmeksizin tüm şirketlerin hızla net sıfır hedeflerini belirleyerek emisyonlarını azaltması ve yeşil dönüşümünü hızlandırması oldukça kritik. Tüm dünya ülkelerinin iklim değişikliği ve karbon salınımı ile mücadeleye kararlılıkla katılması, sürdürülebilirlik hedefleri açısından zorunluluk haline gelmiş durumda. Gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakmak için doğayla uyum içinde yaşamayı benimsemenin ve bunu bir amaç haline getirmenin hepimiz için bir sorumluluk olduğu görüşündeyim. Avrupa Birliği, izlediği politikalar ile iklim değişikliğiyle mücadelede öncü rol üstleniyor ve çalışmalarını, “Avrupa'yı 2050 yılına kadar dünyanın ilk iklim nötr kıtası yapma” hedefi doğrultusunda sürdürüyor. Bu doğrultuda somut adımlar üst üste atılıyor. Yeşil Mutabakat yolculuğu kapsamında, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde 2035 yılından itibaren satılacak tüm yeni otomobil ve hafif ticari araçlar sıfır emisyonlu olacak. Bir diğer deyişle, bu ülkelerde benzinli ve dizel motora sahip yeni otomobil satışı yapılamayacak.
 
Türkiye mobilite ekosistemi, artan altyapısı ve yeni ürünler ile elektrifikasyona hızla hazırlanıyor. Yerli elektrikli otomobilimiz TOGG’un yollara çıkması, lityum iyon pil üretimi için yapılan yatırımlar ve şarj istasyonu bulunan konumların sayısının günden güne yaygınlaşması bu yolda atılan önemli adımlar. Ülkemizde elektrikli otomobillerin kullanımının yaygınlaşmasında TOGG’un önemli bir rolü olacağı yadsınamaz bir gerçek. Ülkemizin ekomobilite alanında en fazla büyüme gösteren sektörlerinden birisi de şarj istasyonları; teşvik mekanizmaları ile bu sektördeki oyuncuların kullanıcılara uçtan uca müşteri deneyimi yaşatmasının önemli olduğu görüşündeyim.
 
İklim değişikliği ile mücadele ve enerji tasarrufu politikaları ile paralel olarak araç kiralama sektörünün filosundaki hibrit ve elektrikli araç sayısının ise günden güne artmasını bekliyoruz. TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu verileri de bu öngörüyü teyit eder nitelikte. Raporumuza göre, operasyonel araç kiralama sektörünün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payındaki artış oldukça dikkat çekici. 2021 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hibrit ve elektrikli araçların payı yüzde 6,5 iken, bu payın 2022 yılının sonunda yüzde 8,2’ye eriştiğini görüyoruz. Kiralama yöntemi sayesinde tüketiciler, elektrikli araçları, başlangıç maliyeti ve ikinci el fiyat belirsizlik riski olmaksızın, makul aylık kira ödemeleri ile edinme imkânına kavuşacak.