Deloitte Tüketim Endüstrisi ve Otomotiv Sektör Lideri Özkan Yıldırım, "Türkiye, bu krizi otomotiv sanayisinde fırsata çevirmek zorundadır. Türkiye'de otomotiv sanayisi güçlü sermaye yapısı, yabancı ortaklıklar, güçlü yan sanayinin varlığı, nitelikli iş gücü, coğrafi konum, esnek üretim yapabilme yeteneği, kalite sisteminin sağlanmış olması gibi rekabet açısından çok önemli avantajlara sahip." dedi.

Yıldırım, AA muhabirinin yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) otomotiv sektörüne etkilerine ve bu süreçte otomotiv sektöründe yaşanabilecek gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.

Otomotiv sektörünün Türkiye gibi gelişen dünya ekonomilerine katkısının son derece önemli olduğunu belirten Yıldırım, otomotiv sanayisinin, araçların üretildiği ana sanayi ile orijinal ya da eşdeğer aksam, parça ve sistem üreten yan sanayinin tümünü kapsayan büyük bir sanayi kolu olduğunu dile getirdi.

Otomotivin hemen hemen bütün sanayileşmiş ülkelerde ekonominin lokomotif sanayilerinden biri olarak öne çıktığını aktaran Yıldırım, sektörün, demir-çelik, petro-kimya gibi temel sanayi dallarının başlıca tüketicisi ve bu sanayilerdeki teknolojik gelişmesine etki eden bir sanayi ve aynı zamanda savunma sanayisinin de en önde gelen destekçisi olduğunu kaydetti.

Otomotiv sektörünün dünya ekonomisine ve istihdama katkısını rakamlarla anlatmanın zor olduğunu belirten Yıldırım, "2019 yılı içinde dünyada yaklaşık 90 milyon özel ve ticari araç üretildiğini düşünürsek önemini daha iyi anlayabiliriz. Otomotiv sektörü doğası gereği diğer sektörlerle etkileşimi açısından da dünya ekonomisi için çok önemlidir.

Dünya ekonomilerinin tamamını dikkate alacak olursak yaklaşık olarak bir otomobilin yarattığı değer zinciri toplamına 100 birim dersek, bunun sadece yüzde 35’i otomotiv sanayisinde kalır. Geriye kalan değerin yüzde 30’u enerji, yüzde 10’u sigorta, yüzde 10’u kamu, yüzde 5’i finans ve geriye kalan yüzde 5, sağlık, medya, perakende, taşıma ve teknoloji sektörlerde yaratılır. Kısaca, otomotiv sanayisi yarattığı katma değer, istihdama katkısı, vergi gelirleri ve birçok sektörde talep yaratıcı durumu ile büyük önem taşır." ifadelerini kullandı.

"Kovid-19'un sonuçlarının ne kadar yıkıcı olacağını tahmin etmek için çok erken"

Yıldırım, Kovid-19 salgınının sektöre ve dünya ekonomisine etkilerine ilişkin ise şunları kaydetti:

"Bütün dünyada on yıl üst üste büyüyen sektör uzun bir aradan sonra 2019 yılında küçülme kaydetmişti. 2020 yılının ilk çeyreğinde karşılaştığımız Kovid-19 salgını nedeniyle oluşan küresel kriz, hepimiz için bilinmeyen sular anlamına geliyor. Küresel anlamda en derin etkilenen sektörlerden biri de otomotiv oldu. Aslında bu krizin yarattığı etkiyi iki açıdan değerlendirmek doğru olur. Arz açısından ele aldığımızda çalışanların işe gidemeyişi, üretim çarklarının durması ve tedarik zincirinin tamamen akamete uğraması üretime ara verilmesine neden oldu. Dünya genelinde şirketler ancak mayıs başından itibaren üretime geri dönmeye başladılar ki kapasitenin ne kadarının kullanılabileceği hala meçhul.

Öte yandan talep tarafına baktığımızda tüketicilerin sokaklardan çekilmesi satışlarda yüzde 90-95 bandında daralmaya sebep oldu. Devletler yavaş yavaş önlemleri gevşetmeye başlamış olsa da yılın geri kalanında talebin ne olacağını tahmin etmek zor. Tüketicinin nasıl bir yaklaşım göstereceğini bir iki ay içinde göreceğiz. Ben hala sonuçlarının ne kadar yıkıcı olacağını tahmin etmek için çok erken olduğuna inanıyorum."

"Temel oyuncuların batması kimsenin isteyebileceği bir senaryo değil"

Sektörde büyük firmaların salgından dolayı batmasına ihtimal vermediğini dile getiren Yıldırım, finansal veya operasyonel olarak krize sağlıklı girmiş herhangi oyuncunun bu kriz sonrası batmasının çok zor olduğunu vurguladı.

Ancak bu sürecin, salgın öncesi otomotivde küresel düzeyde var olan sıkıntıların daha da ortaya çıkmasına neden olabileceğine dikkati çeken Yıldırım, "Öte yandan otomotiv sektöründeki temel oyuncuların batması kimsenin isteyebileceği bir senaryo değil. Birçok devlet ve hükümet salgından önemli düzeyde etkilenen şirketlere yönelik çeşitli yardım ve teşvik paketlerini hayata geçirdi. Hepimizin bildiği gibi dünya da çok büyük bir istihdam kaybı var ve otomotiv sektörü çalışanlarını kaybetmemek konusunda elinden geleni dünya çapında yapmaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.

Dünya’nın birçok ülkesinde otomotiv şirketleri üretimi durdurduktan sonra Kovid-19 salgınına karşı sağlık sistemine destek olmak üzere vantilatör, maske gibi malzemeler üretmeye başladığını anımsatan Yıldırım, toplum için ortak çaba harcayan ve adımlar atan otomotiv endüstrisinin gösterdiği bu duruş ile her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğine ve dünya ekonomisi için önemine dair güçlü bir mesaj verdiğini dile getirdi.

"Artık yeni bir dünyaya adım attığımızı söyleyebiliriz"

Özkan Yıldırım, sektörün alması gereken önlemlere de değindi.

Bundan sonraki süreçte otomotivin değişimlere ayak uydurması gerektiğine dikkati çeken Yıldırım, şunları söyledi:

"Otomotiv sektörünün bu salgınla birlikte ortaya çıkan çalışma modellerindeki hızlı değişime ayak uydurması için dijital dünyayı kullanarak satış ve satış sonrası deneyimleri geliştirmesi gerekiyor. Kısa ve orta vadede ayakta kalmaya çalışan sektörün otonom ve elektrikli araç yatırımlarını yavaşlatmak zorunda kalacağını, öte yandan uzaktan hizmetlere olan ihtiyacın dijitalleşme ve bağlantılı araçlara olan yatırımları hızlandıracağını öngörebiliriz. Artık yeni bir dünyaya adım attığımızı söyleyebiliriz.

Bundan sonra şekillenen tüketici ihtiyaçları ve ekonomik gerçekler sektörü de derinden etkiyecektir. Otomotiv sektöründe de yakın zamanda şirket birleşme ve satın alma görüşmelerini dair haberleri duymaya başlayabiliriz. Bu sadece yatay değil dikey satın almalar şeklinde de gerçekleşecektir. Özellikle teknoloji ve iletişim şirketlerini vurgulamak isterim."

Uzun dönemde müşteri merkezli bir yaklaşıma doğru hızlı bir geçiş görüleceği öngörüsünü paylaşan Yıldırım, müşteri deneyiminin iyileştirilmesine yönelik adım atan şirketlerin gelecek dönemde daha başarılı olacağını ifade etti.

"Birçok teknoloji ve telekom şirketi için çeşitli fırsatlar olacak"

Son yıllarda otomotiv sektörünün zaten hızlı bir dönüşümden geçtiğini, teknoloji ve iletişimdeki gelişmeler sayesinde büyük otomotiv firmalarının kendilerini mobilete hizmet sağlayıcısı olarak görmeye başladığını anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bazı şehirlerin sokaklarında otonom-sürücüsüz (VZX, V2V ve V2I) araç denemeleriyle hayata geçmiş durumdaydı. Kovid-19 salgınının otomotiv şirketlerinin planları ve beklentileri üzerinde elbette ciddi etkiler yarattığını ve önceliklerinin değiştiğini söyleyebiliriz. Otonom araçlara olan yatırımların veya paylaşımlı araç modellerinin gelişiminin ileri bir tarihe ötelendiği kesin gibi. Öte yandan bağlantılı araçlar ve uzaktan hizmetlerin gelişimini sağlayacak dijital sistemlere olan ihtiyaç belirginleşti. Bu alan birçok teknoloji ve telekom şirketi için çeşitli fırsatlar yaratacaktır."

Bundan sonraki süreçte insanların bir süre toplu ulaşıma mesafeli olacağının beklenebileceğini dile getiren Yıldırım, "Ancak şunu unutmayalım ki bu salgın tarihimizdeki ilk veya son salgın değildir. Şu ana kadar birçok salgın hastalıkla mücadeleyi kazandığımız gibi bu savaşın sonunda da kazanan bilim olacaktır. Uzun vadede, otomotiv sektörünün değişen trendleri üzerinde çok büyük kaymalar olmayacaktır. Otomotiv sektörü zaten öncü özelliğinden dolayı birçok teknolojik değişimi diğer sektörlerden daha önce çok derinden yaşamaya başlamıştı." diye konuştu.

"Türkiye, bu krizi otomotiv sanayinde fırsata çevirmek zorundadır"

Dünyada otomotiv sektörü öncelikle gelişen ülke ekonomileri için çok önemli bir sektör olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Ülkemizde otomotiv sektörü, üretim içindeki payı ve ekonomik katkı oranı değerlendirildiğinde, imalat sanayi için lokomotif niteliğindedir. Sektörün yurt içinde yarattığı değer ve imalat sanayi toplam üretimi içinde sahip olduğu pay diğer imalat sektörlerinin ortalamasının üstündedir. Buna ek olarak; Ar-Ge’ye yatırımı ülkemize teknoloji transferine ve geliştirilmesine çok önemli katkıda bulunur. Nitelikli iş gücü istihdamı ülkemiz için diğer önemli bir unsurdur." dedi.

Kovid-19 nedeniyle doğabilecek fırsatları değerlendirme konusunda Türkiye’nin konumuna değinen Özkan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir süredir bu krizi lehimize çevirmek ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Ben bu kriz fırsata çevirebilir mi sorusu yerine şöyle ifade edeyim, 'Türkiye, bu krizi otomotiv sanayinde fırsata çevirmek zorundadır'. Türkiye’de otomotiv sanayi, güçlü sermaye yapısı, yabancı ortaklıklar, güçlü yan sanayinin varlığı, nitelikli iş gücü, coğrafi konum, esnek üretim yapabilme yeteneği, kalite sisteminin sağlanmış olması gibi rekabet açısından çok önemli avantajlara sahiptir.

Bütün dünyanın üretimde ve ithalatta büyük oranda tek bölgeye bağlı kalmanın sorunlarını yaşadığı bu dönemde, petrol fiyatlarında yaşanan düşüş ve sınırlı kalmak şartıyla TL’de yaşanan değer kaybı üretim maliyetlerimizin çok ciddi düşmesine yol açacaktır. Otomotiv sektörü her zaman uluslararası rekabetin çok ciddi olduğu bir sektördür. Türkiye ise zaten biraz önce saydığım avantajlardan ötürü olduğu yerde parlamaktadır. Sadece yapmamız gereken yolu hali hazırda içeride olan ve yeni yatırım yapmayı düşünen otomotiv devlerinin için ülkemizi daha cazip hale getirecek ortamın yaratılmasıdır."