Geçen hafta otomotiv sektörünün gündemi Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un 2.el araç satışında getirilen kısıtlamalardı. Bakan’ın açıklamasına göre ilk tescilden sonra  6 ay ve 6 bin kilometre dolmadan araç satışı gerçekleştirilmeyecekti. Ama bundan önce kısa bir ÖTV haber geçmişimizi anımsamakta fayda var.
ÖTV indirimi halk arasında tartışılırken, otomotiv sektörü ÖTV ile ilgili olumsuz tek kelime etmedi... Hatta satışlar bu durumdayken ÖTV indiriminden söz etmek rasyonel değil görüşü hakimdi. Yani sektörün ÖTV ile ilgili bir hesabı-kitabı yoktu. Sektör yöneticileri iç pazarın hareketlenmesi derdine düşmüşlerdi. Bu arada zaten sosyal medyada ÖTV’den yakınan “halk” hangi aracı buluyorsa alıyordu. Yani onların da “Bu ÖTV matrahlarıyla otomobil alınmaz” gibi bir düşüncesi yoktu. Tedarik sorunu, döviz artışları, enflasyon, otomobillere yapılan zamlar “son tüketiciyi” yani otomobil alacak kişileri fazla etkilememişti. En azından her ay açıklanan satış rakamları bunu gösteriyordu. Peki bütün bu araçları “art niyetli galericiler” mi alıyordu? Bu konu da sakız gibi çiğneniyordu. Yani söylentilere, sosyal medyadaki yazılan çizilenlere bakınca bayiler ve galeriler anlaşmışlar ve bütün araçları onlar alıp satıyorlarmış gibi bir algı yaratılmıştı.

Bu söylentiler üzerine Ticaret Bakanı Mehmet Muş geçen hafta sonu Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Başkanı Altuğ Erçiş’le bir görüşme yaparak alınan önlemleri anlattı, bilgilendirdi. Erçiş de bu bilgilerden oluşan bir basın bülteni ile tüm medyayı bilgilendirmek yerine önce yakın bulduğu gazetecilere “özel haberi” fısıldayarak yetiştirdi! Keşke böyle yapacağına OYDER adına bilgilendirmeyi bir basın bülteni ile yapsaydı. Bu benim düşüncem tabi… Sonra “adet yerini bulsun” diye vasıfsız bir bülten gönderildi ama haber zaten sosyal medyada yer almıştı. Yeni OYDER Başkan Erçiş, ne düşündü de böyle davrandı bilemem?

Neyse sonuçta Bakan Muş, alınan önlemlere göre sıfır kilometre otomobillerde 6 ay satış kısıtlaması getireceklerini açıklamıştı. Uygulama daha sonra resmen duyuruldu; ilk tescilden sonra şirketler, galeriler, kiralama şirketleri 6 ay ve/veya 6 bin kilometreyi geçmeden aldıkları sıfır otomobilleri satamayacaklardı. Tüzel kişilerin durumu şuan belirsiz. Onla ilgili bir açıklama yok.  Mesela şirketler, galeriler bu işi  kişiler üzerinden alım yaparlarsa nasıl denetlenecek? Görünen o ki yine camiyi çalacak olan kılıfını hazırlayacak. Zaten sektördeki genel kanı da bu tedbirlerin bir işe yaramayacağı yönünde…
Sonra suni ÖTV tartışmaları sürerken CHP Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu çıktı iktidara gelirsek “ÖTV’yi indireceğiz. Otomobil almayın” dedi. Bu sefer de ÖTV bu açıdan tartışılmaya başlandı. Bu tartışmalar fazla büyümeden Hazine ve Maliye Bakanı da “Kendi aramızda ÖTV’yi arttıralım da aşırı talebi kıralım” diye konuşuyoruz dedi. İner mi, insin mi derken ÖTV zammı gündeme geldi bir anda.
Şimdi şöyle düşünelim; otomotivden alınan ÖTV’nin, toplam ÖTV gelirleri içinde neredeyse yüzde 40’ını oluştururken, toplam vergi gelirlerinin de yine yaklaşık olarak yüzde 10’unu sağlıyorken devlet bu gelirden vazgeçer mi?  Çok değil “ortalama zekaya sahip” olan biri bu şartlarda ÖTV kaldırılsın diyebilir mi? Evet, otomotivde ÖTV bana göre de çok fazla ve otomobilin alınmasını ağırlaştıran en büyük etken. Ama devletin böyle bir yaptırımı var ve başta otomotiv paydaşları olmak üzere kimsenin sesi çıkmıyor. ODD, OSD, OYDER vb kuruluşlar “ÖTV gündemimizde değil” diyorlar. Ve ardından; otomobil almaya gücü yetmeyenler, gazeteciler, sosyal medya klavyeşörleri vs. her gün nur gibi ÖTV konumuzla yatıp kalkıyoruz. Olan bitenin kısa özeti bu…