Bu haftaki test konuğumuz tam elektrikli Dacia Spring. Ahmet abi Dacia Spring testini biraz maceraya dönüştürmek istediğini ve İstanbul-Tuz Gölü-İstanbul rotasını yapmayı önerdi. Ortalama 250 km’lik menzile sahip şehir içi otomobil için iddialı bir rotaydı. Gideceğimiz tarihlerde ise Tuz Gölü üzerinde Ultra Trail koşu yarışı vardı. Ben de hazır buralara gelmişken yarışa kayıt olmayı ihmal etmedim. Hem Dacia Spring hem de benim için güzel bir macera demekti.
      İstanbul’dan yola çıktığımızda menzilimiz 220 km’yi gösteriyordu. Fakat otoban kullanımında 130 km top speed  olan Dacia’yı klima açık ve limitte gidildiğinde range daha çabuk düşmekteydi. Haliyle en büyük sıkıntımız yolda kalmadan yaklaşık 650 km’ lik mezili katetmekti. Bu konuda önemli bir yol mühendisliği gerekmekteydi ve Ahmet abi sağolsun rotamızdaki şarj istasyonlarını bularak ve hesaplayarak bizi Tuz gölüne götürdü. Bana ise keyifle bu güzel rota da otomobili sürmek kaldı.
Navigasyon üzerinde şarj istasyonlarının gözükmemesi dezavantaj.Umarım yetkililer bu sorunu en kısa zamanda çözerler. Benzin istasyonlarında daha çok şarj ünitesi konulsa menzil korkusu olmadan elektrikli otomobillerle seyahat etmek maceraya dönüşmez. Gelecek geldi çünkü. Normalde 7-8 saatlik yolcuğu biz yaklaşık 10 saatte tamamlayabildik. Şarj için bazen rotadan çıktık. Hızlı şarj olmayan yerlerde de çok vakit kaybettik. Bu aşamada en büyük sorun yetersiz elektrik alt yapısıydı. Oysa şarj istasyonunu bulduğumuzda ve hızlı şarja bağlandığımızda yol planımız tıkır tıkır işliyordu. Sonuçta şehir içi kullanım için önerilen bir araçla uzun yola çıkmıştık. Bu süreçte de araçla ilgili hiçbir sorun yaşamadık. Neyse rotamıza devam edelim… 
Ertesi sabah ben koşumu tamamladım. Sıcak biraz etkilese de Tuz Gölü üzerinde koşmak benim gibi bir sporcu olarak güzel bir deneyimdi. Sonrasın da birkaç çekim yaparak İsanbul’a dönüşe geçtik. Dönüş yolumuz daha kısa oldu.   
Elektrikli Dacia Spring hakkında izlenimlerime gelince… Bir çok konu da beğendiğimi söyleyebilirim. Öncelikle içi küçük sınıf otomobile oranla ferah. 290 litrelik bagajı kullanışlı. Koltukları da o kadar saat kullanım da bile sırt ağrısı yapmadı. Malzeme kalitesi orta kalitede olmasına rağmen şık tasarım sayesinde iddialı diyebilirim. Elektrikli otomobil de ilk defa gördüğüm kontak anahtarı var. Nostaljik olmuş bence. El freni de klasik. Güçlü Renault markası çatısı altında bulunan Dacia markası her geçen gün kalitesini artırıyor. Yenilenen logo ve güncelenen modelleriyle çok ses getireceğini umuyorum. Özellikle Türk halkına uygun her yaşta sürücünün kullanacağı tam elekrikli Dacia Spring mottosuna yakışır vaziyette yani “elektriklide sıra herkesde” olacak gibi gözüküyor.