TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yazıcı’nın yaptığı ortak değerlendirmede, Türkiye’nin en fazla ihracatı gerçekleştirdiği Avrupa ile küresel pazarlardaki güncel tablo da ortaya koyuldu.
TAYSAD Yönetim Kurulu Alper Kanca yaptığı açıklamada, “2020 yılı, adeta ölümü neredeyse görmeye yakın bir dönemden geçip ondan sonra sıtma, sonra da iyileştiğimiz bir dönem oldu. Daha mutluyuz, keyifliyiz. Tahmin ettiğimiz gibi önce inanılmaz bir düşüş oldu. O düşüş artık yukarı doğru çıkıyor. Belki de en iyi haberlerden bir tanesi otomotiv sektöründe üretimin devam etmesine rağmen önemli bir sağlık sorunu olmaması. Yani hem ürettik hem de hastalığın yayılmasına engel olduk. Eylül ayında ise beklenti çok yüksek. Kendi şirketlerimizde bile yüzde 90’a yakın bir doluluk oranı var. Bu şekilde olması beklemediğimiz bir şeydi. Baktığımız zaman sektörde hemen hemen her şirkette inanılmaz derecede yoğunluk var. Sektörün kimi oyuncuları 3 vardiyaya tekrar döndü ve gece gündüz üretim yapıyor. Bazılarında fazla mesai bile söz konusu olmaya başladı” diye konuştu.
“Avrupalı meslektaşlarımız bize ‘İnsanlar nasıl araç satın alıyor?’ diye soruyor”
Üretim ve iç pazar performansını değerlendiren Alper Kanca şu şekilde devam etti: “Otomotiv üretim performansı açısından Haziran-Temmuz aylarında geçtiğimiz yılı yakaladığımızı görüyoruz. Tabi ki, en iyiyi baz aldığımız 2017 yılına göre yaklaşık yüzde 37 oranında gerideyiz. Buna rağmen, iç pazardaki yüksek talep üretimi tetikliyor. Türkiye’de iç pazarın bu kadar büyük patlayacağını tahmin etmiyordum. İnanılmaz bir talep var. Tamamen dünyadan ayrıştığımız bir tablo. Avrupalı meslektaşlarımızla konuşuyoruz ve “İnsanlar nasıl araç satın alıyorlar” diye soruyorlar. Bizce Türkiye, birkaç yılın birikmiş ihtiyacını gideriyor. Nisan-Mayıs’ta bile iyiyiz. Haziran ayına baktığımızda satışlar geçen seneye göre yüzde 65, Temmuz’a baktığımızda yüzde 384 arttı. 2017’ye baktığımızda ise yüzde 30’luk bir düşüş var. Bu oranların büyüklüğü, tabi ki 2019’un çok iyi bir yıl olmamasından da kaynaklanıyor.”