Bunu ben değil Nissan bayileri gelişen bir olay karşısında geçen hafta bana ifade ettiler. Nissan Türkiye yönetimi geçtiğim hafta tüm bayilerine noter aracılığı ile bir ihtarname göndermiş. İhtarname konusu kısaca “mücbir sebeplerden dolayı mal ve yedek parça gönderemezsem hiçbir talepte bulunamazsın” anlamına geliyormuş. Noter aracılığı ile tüm Nissan bayilerine gönderilmiş. Bayiler de şimdi haklı olarak Nissan Türkiye yönetimine karşı “Hani aynı gemideydik? Şimdi sorumluluktan kaçıp bize noter aracılığı ile ihtarname çekmek iyi niyetli bir tavır mı? Neden diğer markaların yönetimleri bayilerine böyle bir uygulama yapmıyor da sadece Nissan Türkiye yönetimi yapıyor. İçinde yaşadığımız şartlarda sadece Nissan mı tedariklerde sıkıntı yaşıyor? Nissan yönetimi bize karşı samimi değil. Bizler mevcut şartlarda sabit giderlerimizi karşılayamaz durumdayız ama yönetimimiz sorumluluk kabul etmiyor” ifadelerinde bulunuyorlar. Nissan bayileri veya Nissan yönetimi ne kadar haklı-haksız bilemiyorum. Ben gazeteci olarak, bana ifade edilen görüşleri yansıtıyorum. Tabi bütün bunların ana nedeni Nissan Türkiye’nin belki de tarihinde en düşük satış rakamlarına ulaşması olabilir. 2020 rakamlarına bakınca ne demek istediğimi daha iyi anlatacağım. Toplam otomobil pazarı nerdeyse yüzde 90 artmış, ama aynı ay Nissan yüzde 23 oranında düşmüş. Bunun nedeni sadece ürün bulamamak olabilir mi? Ama genel kanı Nissan Türkiye’nin son yıllarda çok da iyi yönetilemediği yönünde. Genel müdür, satış müdürü ve bayi geliştirme sorumlusu şuanda hedef gösteriliyor. Şubat ayında 354 adet satan Nissan Türkiye’de suların kaynaması kadar doğal bir şey olamaz. Tabi bu arada Genel Müdür Emre Doğueri’nin Türkiye dışında 10 ülkeye daha bakıyor olması, son dönemde ağırlıklı olarak kendi PR’ına yönelik çalışmalarda bulunması bunlara bir etken olabilir. Nissan bayileri son olarak da “biz bayi olarak burada kan ağlarken genel müdürümüzün Marakeş’e gidip Formula-E konusunda ahkam kesmesi kanımıza dokundu” diyorlar.
OTOMOTİV GAZETECİLERİ’NİN VE SEKTÖRÜN 5. SINAVI
Otomotiv Gazetecileri Derneği (OGD) bu yıl beşinci kez Türkiye’de Yılın Otomobili’ni seçiyor. Bugün bu yıl yarışacak 7 finalist açıklandı. Önümüzdeki ay testler ve son oylamalar yapılacak. Ve bir otomobil Türkiye’de Yılın Otomobili Ödülü ile taçlandırılacak. Ben bu yıl da OGD üyesi 74 meslektaşımın “sadece otomobilleri” oylayacağını biliyorum. Aynı şekilde oylama sonucunda da; marka yöneticilerinin oy veren-vermeyen meslektaşlarıma gönül koymayacağını umuyorum. Ben içinde bulunduğum bu oluşumun 5. Sınavından da yüzünün akıyla çıkacağına inanıyorum. Ne diyelim; iyi olan kazansın…
Hani aynı gemideydik?
Ahmet Çelik'in Yeni Birlik Gazetesi'ndeki köşe yazısı
09 Mart 2020, Pazartesi - 07:23