Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) Başkanı Haydar Yenigün ile bir grup gazeteci geçen hafta online basın toplantısında biraraya geldi. Haydar Yenigün otomotiv sektörü olarak gelinen noktayı ve sonrası için de öngörülerini açıkladı. İşte önce “insani”, sonra da “sektörel açıdan” Haydar Yenigün’ün açıklamalarının önemli bölümlerinden seçtiklerimiz.
 
“Bence şu anda devlet çok çok önemli bir adım attı. Bu ‘kısa çalışma ödeneği’ni zamanlıca çıkardı ve kapsamını da oldukça geniş tuttu. Tabi beklentimiz daha farklı bir kısa çalışma ödeneği yönündeydi. Biliyorsunuz orada kurallar var, gayet bürokratik bir sistem çalışıyor. Eleştirebilirsiniz de… Ama bence öyle büyük bir kapsamla açıkladı ki devlet bunu; çok da eleştirilecek bir şey bulamıyorum. Gerçekten şu anda irili ufaklı birçok şirket bu durumda… Onların hepsine bu desteği vereceklerini söylediler, bir miktar da esneklik yarattılar. Beklentimiz neydi? Asgari ücretin yüzde 150’si diye bir sınır koyuldu. Biz ise gerek OSD gerekse diğer STK’lar olarak yaptığımız başvurularda bunun; asgari ücretin yüzde 300’ü olarak uygulanmasını talep etmiştik. Şu an için bence bu bir problem değil. Çünkü şu an en önemli şey, “otomotivdeki çalışan aileyi” bozmamamız. Otomotivdeki çalışanlar çok değerli, çok iyi eğitim almış insanlar. Bugün bir fabrikanın çalışanlarına, mühendislerine, o fabrikaya hizmet veren dış kaynağı yani lojistik firmasına, vesaireye “Ben senle artık çalışmıyorum, şu anda maaşını veremiyorum, 3 ay sonra bakarız” diyecek bir sektörde değiliz biz. 2008-2009’da da birçok firma aylarca; gerek devlet desteği gerek kendi desteğiyle çalışanlarını tuttu. Bunlar çok önemli şeyler. O yüzden devletin şu anda yaptığı en önemli şey, bence bu açıklama ve uygulama. En değerli olan, bu aileyi bir arada tutmamız. Otomotiv sanayi çalışanlarının işlerini kaybetmemesini sağlamamız lazım. Bunun gibi bazı vergilerin, vesaireleri ötelenmesi gibi şeyler var.”
 
İyi ve kötü senaryolar
“En iyi senaryo en kısa zamanda geri dönmek. Ama “en kısa zamanı” tarif edemiyorum. Mesela bizim şirketimiz, 21’inde durdu, 6’sında başlayacaktı. Ama bir hafta önce bir kere uzattık, geçen hafta tekrar uzattık, şimdi de bu ay sonu diyoruz. Sanki en iyi, en mantıklı senaryo; 20-27 Nisan aralığında artık şirketlerin yavaş yavaş çalışmaya başlaması. Yani Nisan ayını kaybettikten sonra hemen geri dönmemiz, en iyi senaryodur bence.  Kötü senaryonun tarifini yapmak çok zor… Çünkü bu iş ne kadar uzayabilir diye bir düşünün. Bugün itibariyle devlet destekleri ve şirketlerin kendi çabalarıyla aileyi ayakta tutması, makine ekipmanı güncel tutması, vesaire bunun aylar mertebesinde uzaması ne demek? Fabrikanın durması ne demek? Satış yok demek, satış yok denildiğinde devletin vergi geliri yok demek, ticaret dönmüyor demek, yakıt, yağ harcanmıyor demek, lastik satılmıyor demek. Dolayısıyla bunun ne kadar süreceği ile ilgili öngörüde bulunmak, kötü senaryo üretmek çok zor. Kötü senaryo, zaten şu an yeterince kötüyüz. Mayıs ayının ortası gibi, hayatın normalleşmesi lazım. Bizim de daha erken üretime geçiyor olmamız lazım.”