1987 yılında 5 üye ile faaliyete geçen Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) şimdi 47 markayı temsil eden 30 markaya ulaştı. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) geçen hafta düzenlediği basın toplantısında bazı üretim ve pazar tabloları paylaşmıştı. Bunlar içinde “ivedi olanları” geçen hafta haber yapmıştık. Şimdi basın toplantısında geniş olarak paylaşılan bu tablolardan hareketle otomotiv pazarı hakkında geçen ve bu yıl arasındaki farklara göz atacağız.  ODD Yönetim Kurulu Başkanı E. Ali Bilaloğlu “O dönem, pazar sadece üretim demekti ve yaklaşık 140 bin adetlerdeydi. 30 sene sonra bugüne geldiğimizde ODD olarak 47 uluslararası otomotiv markasını temsil eden 30 üye firmaya ulaştık. Toplam pazar 9 aylık dönemde 480 bin adete ulaşırken, üretim 1 milyon 167 bin adet ve 9 aylık ihracat rakamları 972 bin adete ulaştı” dedi. 

ODD’nin otomotiv sektöründe faaliyet gösteren temsil yeteneği en büyük ve önemli çatı kuruluşlarının başında geldiğini ifade eden Bilaloğlu şunları söyledi: “Misyonumuz, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren satış ve servis mercilerinden bağımsız olarak tüm markaların temsilcisi olmak ve bu alandaki tüm paydaşları kapsamak; dolayısıyla tüm paydaşlar ve karar alıcıların maksimum faydada buluşmasını sağlamak. Bu noktada en önemli konulardan biri de sektör adına paylaşılan rakamların şeffaf, kanun ve mevzuatlara uygun olması; tüm paydaşlar ve karar alıcılar tarafında objektif, hızlı ve ölçülebilir elde edilmesini sağlamak. Mühendislerin de dediği gibi ölçemediğin hiçbir rakamı iyileştiremezsin. ODD olarak, verilerle sektörün nabzını tutmaktayız. Bu verileri, güncel tutarak, hızlı ve en etkili şekilde ilgili tüm paydaşlarla paylaşmak suretiyle sektörün gelişimine de katkı sağlamaya yönelik hizmet sunuyoruz.

Otomotiv sektöründeki büyüme ve küçülme trendlerinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonominin ve büyümenin bir yansıması olduğunu söyleyen Bilaloğlu, “2018 yılına baktığımızda, ilk 3 ay pozitif başlayan bir ekonominin ve büyümenin bir sonucu olarak sektörde yüzde 2,17 artış gerçekleşti. Ancak döviz kurlarındaki ve faizlerde meydana gelen volatilite ve artış sonucu ikinci çeyrekte yüzde 20’lik, üçüncü çeyrekte ise yüzde 51’lik daralma gerçekleşti. Seneye de bu görünümün devam edeceğini varsayıyoruz. Yeni Ekonomi Programında da belirtildiği üzere 2019 yılı Türkiye ekonomisinin dengeleneceği bir geçiş yılı olacak. Otomotiv sektörü de Türkiye’nin lokomotif sektörü olarak aynı şekilde etkilenecektir. Türkiye olarak güçlü ekonomimiz,  sağlam yönetimimiz ile bu süreci en kısa sürede ve en az hasarla atlatacağımıza inancımız tamdır. Özellikle açıklanan programlardan YEP ve Enflasyonla Topyekün Mücadele Programlarını çok önemsiyoruz.  Bu konuda otomotiv sektörü olarak üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz.” diye konuştu. 

 “Hassas bir süreçten geçiyoruz”

Otomotiv pazarına dair verileri de aktaran ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce ise  “Satış adetleri bakımından 2017 sonu itibarıyla dünya genelinde 18, AB ülkeleri arasında da 6’ıncı sırada olan bir pazara sahibiz. Üretim bakımında da dünya genelinde 14 ve AB ülkeleri arasında 5’inci sıradayız. Ancak bugün Ali Bey’in de belirttiği gibi, 1 milyon adetlere ve son yıllarda sürdürülebilir bir piyasa seviyesine ulaşan otomotiv pazarı bu yıl ciddi bir daralma yaşıyor. Geride bıraktığımız 9 aya baktığımızda, 480 bin adetlik satışla, bir önceki yılın aynı döneminde gerçekleşen 647 bin adetlik satışa oranla yüzde 26 oranında bir daralma görülüyor. Öyle sanıyoruz ki, yıl sonunda 600 bin adetler seviyesinde bir pazar gerçekleşecek.” dedi. 

Türkiye otomotiv pazarı, potansiyelinin gerisinde

Otomobil sahipliği oranları, yaşlı araç parkı ve iç pazarın potansiyeline dair de veriler aktaran Erce, “Ancak aslında Türkiye, önemli bir iç pazar potansiyeline sahip. Dünyadaki otomobil sahipliği oranlarına baktığımızda bunu daha net görebiliyoruz. Türkiye’de kişi başına düşen otomobil sahipliği 199 adetle, Batı Avrupa ortalamalarının çok altında. 

Aynı şekilde araç yaşına göre baktığımızda; binek otomobilde araç parkında yer alan 20 yaş üstündeki araç sayısının yaklaşık 4,3 milyon adet olduğunu, 16-19 yaş arasında araç sayısının ise yaklaşık 1,5 milyon adet olduğunu, yani bir başka değişle yaklaşık yüzde 34’ünün 16 yaş ve üstü olduğunu görüyoruz” dedi. 

Otomotiv İç Pazarının Desteklenmesi ve Ekosisteminin Korunması Çok Önemli

Otomotiv Ekosisteminin korunması gerektiğine dikkat çeken Erce, şunları söyledi: “Son yıllarda yaratılan iç pazar, ana ve yan sanayinin başardığı üretim ve ihracat, bunların da ötesinde tüm sektörün ana oyuncuları ve bağlı sektörleriyle yarattığı istihdam ülkemiz için çok kıymetli. Otomotiv, peşinden birçok sektörü sürüklüyor olmasıyla da önemli bir konumda. Ülkemizin lokomotif sektörlerinden otomotivin ihtiyacı teşvik programlarının yanı sıra iç pazarı yeniden 1 milyon seviyelerine taşıyacak politikaların geliştirilmesi, güven ortamı ve istikrarın sürdürülebilir kılınmasıdır. Önümüzdeki dönemde de otomotiv ekosisteminin korunarak geliştirilmesi, küresel otomotiv arenasında sektörümüzün rekabet gücünün devamlılığı ve desteklenmesi adına çok önemli.”