13 yıldır lüks kavramını tanımlayan Rolls-Royce Phantom VII, bugün Rolls-Royce’un merkezindeki ustaların marifetli ellerine yaraşır bir şekilde sahneyi yeni nesil araçlara bırakıyor. Bu sonuncu 7. nesil Phantom, İngiltere West Sussex’teki global mükemmelleştirme merkezi kuruluşu adı altında Rolls-Royce’un rönesans döneminin ilk bölümünün bittiğinin habercisi.

Bu eşsiz otomobil sahneyi asil bir şekilde terk etmeye hazırlanırken, Phantom’un tanımladığı seyahatin altın çağını ölümsüzleştirmek adına güzelce düzenlenmiş geniş bir aks mesafeli limuzin olan türünün son örneği Phantom VII ortaya çıktı..

Ünlü bir Rolls-Royce koleksiyoneri tarafından siparişi verilen göz kamaştırıcı eser, markanın merkezi olan West Sussex, Goodwood’taki Rolls-Royce rönesansının ilk bölümünü tanımlayan olağanüstü detaycılık ve usta dokunuşları mükemmel bir şekilde yansıtıyor.

Phantom modellerinin üretimi boyunca güzelce kullanılan kakmacılık sanatı, bu özel müşterinin 1930’ların tasarım ve ikonografi büyüsü hayranlığını yansıtarak çağın transatlantik gemilerini eşsiz bir şekilde tasvir ediyor. Bu denizcilik teması, eşsiz bir şekilde aracın iç kısmında Powder Blue deri üzerine uygulanmış ton üzerine ton işlemeciliği ile denizin hareketini anımsatacak şekilde devam ediyor.

Gerçek Phantom tasarımında, mümkün olan her detay en ince ayrıntısına kadar düşünülür. Hem ön kabin hem de bölme duvarında bulunan saatler, büyük okyanus gemilerini süsleyen radyo saatlerinin tarzını yansıtır. 24 zaman dilimini ifade eden The Bezel (saat çerçevesi) HG Well’in zaman makinesini andırarak ve ana saate uyum sağlayarak aracın sahibine kendilerini dünyanın neresinde hissediyorlarsa orada olma hissini verecek şekilde zamanı istediği gibi ayarlama olanağı tanır.

Denizcilik teması, markanın ustaları tarafından eşsiz bir şekilde elle kesilmiş, uyandırma efekti içeren Phantom'un zarif kuzu yünü halılarına kadar uzanıyor - aynı son Phantom’ın sahneyi gelecek nesil araçlara bırakması kendi uyanışını temsil ettiği gibi…

 

Aracın dış cephesi göz alıcı Blue Velvet (Kadife mavi) renginde olup aracın yan taraflarına doğru uzanan çift transatlantik gemisi motifli çizgilerle süslenmiştir. Ayrıca dış cepheyi ince çizgili tekerlekler ve gümüş ‘Spirit of Ecstasy’ figürü tamamlar. Tüm bu ustaca elle işlenmiş motifler sonuncu Phantom için göz kamaştırıcı nihai bir ifade yaratır.

Bu son otomobilin bitirilmesi ve Phantom üretim hattının 13 yıl aradan sonra kapatılması, tamamen yeni bir alüminyum konfor mimarisine sahip Phantom VIII’in duyurulmasına zemin hazırlıyor. Ün kazanmış ataları gibi bu araç da standartları yükselteceğe benziyor.

Bu aracın gelişi, dünyanın en cezbedici ve en ünlü lüks otomobil markasının tarihinde başka bir harika devrin başlangıcını müjdeliyor.

Rolls-Royce Motor Cars Yönetim kurulu başkanı Torsten Müller-Ötvös, “90 yılı aşkın bir süre önce piyasaya çıkışından beri, ‘Phantom’ adı altında üretilen her otomobil diğer tüm lüks ürün standartlarını baştan yazdı. Phantom VII, Rolls-Royce’un rönesans döneminin ilk bölümünü tanımladıktan sonra asil bir şekilde sahneyi terkerderken, başarısının üstüne eklemeler yaparak onun yerine geçecek varisini üretmek için sabırsızlanıyoruz. Yepyeni cüretkar bir otomobil mimarisi dünyanın en ünlü lüks araçlarının geleceğini aydınlatmayı vaat ediyor olacak.” şeklinde açıklamada bulundu.