Bayram, Türkiye'nin her türlü teknolojiye sahip aracı rahatlıkla üretebilecek kapasiteye sahip olduğunu, Avrupa'da da otobüs ve kamyon üretiminde lider konumunda bulunduğunu söyledi.

Bu başarının otomobil üretiminde de yakalanabileceğine işaret eden Bayram, Türkiye'de elektrikli otomobilin üretilmeye başlanmasıyla istihdam sorununun da azalacağını dile getirdi.

Bayram, elektrikli otomobilin Türkiye'nin petrol bağımlılığını azaltmaya ancak belirli ölçüde katkı sağlayacağını ifade ederek, "Petrolün ekonomiye getirdiği maddi bir katkı da var. ÖTV gelirlerinin neredeyse yüzde 60'ı petrol, doğalgaz ve motorlu taşıtlardan sağlanıyor. Elektrikli otomobile yatırım yapıldığında bu gelirin azalacağı yönünde kaygılar var. Aksine, istediğimiz kadar yatırım yapsak bile bütün bu petrol, doğalgaz, motorlu taşıtları ortadan kaldıramıyorsunuz fakat dönüşüm geçirmesine imkan tanıyorsunuz." diye konuştu.

Elektrikli otomobil üretiminin birçok endüstri alanını etkileyeceğini bildiren Bayram, şöyle konuştu:

"Elektrikli araç paylaşım sistemleri, elektrikli araç dönüşüm istasyonları, şarj istasyonları, yazılım teknolojisi, pil/batarya teknolojisi, seyyar ve kablosuz şarj istasyonları, güneş panelli şarj istasyonları, araç tavanı güneş paneli uygulamaları, cep telefonu uygulamaları ve enerji depolama sistemleri gibi birçok yeni teknoloji alanını ortaya çıkaracak. Elektrikli araç ve bağlı teknolojiler yeni istihdam olanakları sağlayacak. Bugün itibarıyla Türkiye'de bu yeni istihdam alanlarının gelişmesi, bu iş kollarının işletilmesi, pazarlanması, servis hizmeti sunulması ve üretimi gibi modeller, otomotiv sektöründe bir milyon kişiye ulaşabilecek yeni iş gücü alanının açılmasına ön ayak olacak."

.

"Yakıt maliyeti 10 kat azalıyor"

Bayram, elektrikli otomobilin muadil bir konvansiyonel araca göre yüzde 90-95 daha verimli olduğunu belirtti.

Elektrikli araçlar ile yakıt maliyetinin 10 kat azaldığına dikkati çeken Bayram, şunları kaydetti:

"Yakıt maliyeti aynı mesafede benzine göre oldukça azalıyor ve elektrikli otomobil en fazla torka sahip otomobil çeşidi. Ayrıca Türk otomobil pazarında yüzde 20'lik bir kesime denk gelen 20 yaş üzeri otomobiller hem çevre açısından hem de güvenlik açısından ciddi tehditlere sebebiyet veriyor. Bu araçların trafikten çekilebilmesi de elektrikli araçlar için potansiyel hareket alanı yaratacaktır. Türkiye'deki pazar payına baktığımızda 1600 cc ve aşağısı güçteki motorların, toplam piyasanın yüzde 95'ini oluşturduğunu görüyoruz. Bu da Türk tüketicisinin aslında daha güçlü motor model arayışında olmadığını gösteriyor. Bunda vergi oranlarının da büyük etkisi var. Demek ki Türk tüketicisi elektrikli otomobile aslında çok daha yatkın."

9 ayda 2 bin 717 hibrit satıldı

Türkiye'de elektrikli ve hibrit araç satış rakamlarının dünya genelindeki rakamlarla kıyaslandığında, hibrit modellerde satışın daha fazla olduğunu dile getiren Bayram, Türkiye'de yılın 9 ayında 46 elektrikli, 2 bin 717 de hibrit otomobil satıldığını aktardı.

Bayram, geçen yılın aynı döneminde sadece 300 hibrit otomobil satıldığını belirterek, "Pil/batarya teknolojisindeki ilerleme ve maliyet düşüşü sayesinde elektrikli araçların 2025 itibarıyla satışlardaki üstünlüğünü göreceğiz. Bu tarihten itibaren hibrit araçlar artık yüzde 100 elektrikli ulaşıma doğru gidişte bir köprü görevi görecek." değerledirmesinde bulundu.

Türkiye'nin yerli elektrikli otomobil projesi kapsamında şarj istasyonu yatırımlarına da teşvik vermesi gerektiğini ifade eden Bayram, elektrikli araç alacak kişilerin ilk sorduğu sorunun "Aracımı nerede ve nasıl şarj edeceğim?" olduğunu dile getirdi.

Bayram, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun geçen ay yayımladığı "Elektrikli Araçlar Şarj İstasyonuna İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı" doğrultusunda şarj istasyonları ve şebeke altyapısının doğru bir şekilde gelişme göstereceğini söyledi.

.

"Pazarı Amerika ve Çin domine ediyor"

Bayram, dünyada Norveç, Hollanda ve Almanya gibi ülkelerin karbon salımı yapmayan ve fosil yakıtlara bağımlılığı azaltıcı projeleri uygulamaya başladığını belirtti.

Bu ülkelerin kendilerine bir tarih hedefi koyduğunu aktaran Bayram, "Görünen o ki, 2030'a kadar Avrupa ülkeleri genelinde yüzde 70 oranında tamamen elektrikli ulaşıma geçilmiş olacak. Mevcut durumda ise dünya elektrikli otomobil pazarını Amerika ve Çin domine ediyor. Türkiye'nin de bu tabloyu doğru okuması ve daha fazla gecikmeden elektrikli araçları 2023 vizyonuna alması gerekiyor." diye konuştu.

Bayram, Türkiye'nin milli projesi olan elektrikli otomobil üretiminin rastgele alınmış bir karar olmadığına işaret ederek, "Bu proje projeksiyonların ve üretim biçimlerinin değişmesine paralel olarak uzun vadeli bakış açısıyla planlanmış bir projedir. Projenin hayata geçirilmesi hem yurt içinde hem de bölgemizde teknolojik hamle bir olarak değerlendirilecek. Eğer Avrupa dizel araçlara yasak getiriyorsa, elektrikli araçların önünü açıyor demektir. Dolayısıyla açılan bu pazara milli projemiz olan elektrikli otomobil, elektrikli otobüs veya elektrikli kamyon ile cevap verebiliriz. İşte ülkemiz açısından en büyük, en önemli potansiyel pazar karşımızda duruyor."

.